Sahabelerin ve âlimlerin gözünde yalan…
Sahabelerin ve mübarek zatların yalan ve yalancılık hakkında söyledikleri sözler...
“Allah nezdinde hatalıların en büyüğü yalancı dildir. Pişmanlığın en kötüsü kıyamet günündeki pişmanlıktır.”
“Ben uçkurumu bağladıktan bu yana bir defa olsa dahi yalan söylemiş değilim.”
“Sizin bizce en sevimliniz, sizi görmediğimiz zamanda ismen güzel olanınızdır. Sizi gördüğümüz zaman bizce en sevimliniz, ahlâkça en güzel olanınızdır. Sizi denediğimiz zaman bizce en sevimliniz, sözü en doğrunuz ve eminlikte en büyüğünüzdür.”
“Bir mektup yazmak için oturdum. Bir kelimeye geldim. Eğer o kelimeyi yazarsam mektubu güzelleştirmiş ve fakat bunun yanında yalan söylemiş olacaktım. Bu bakımdan terk etmeye karar verdim. Sonra Kâbe cihetinden şöyle çağırıldım:
“Allah, iman edenleri dünya hayatında da, ahiret hayatında da sağlam sözle tesbit eder.” (İbrahim, 27)
“Ben hangisinin cehennemde daha derine dalacağını bilmiyorum; yalancı mı, cimri mi? (İbn Ebî Dünya)
“Zannetmem ki yalanı terk ettiğimden dolayı sevap kazanmış olayım. Çünkü ben yalanı şerefime yediremediğimden terkediyorum. (İbn Ebî Dünya)
“Acaba bir tek yalan söylediği için kişiye yalancı denilir mi?” diye soruldu. “Evet denilir” diye cevap verdi.”
“Birtakım kitaplarda okudum. Hiçbir hatip yoktur ki hutbesi ameliyle karşılaştırılmasın. Eğer ameli sözüne uygunsa tasdik edilir. Eğer yalancı ise, dudakları ateşten yapılmış makaslarla -bizim bağlarımızı kestiğimiz gibi- kesilecektir” diye yazılıdır.”
“Doğruluk ile yalancılık, kalpte şiddetli bir kavgaya tutuşurlar. Ta ki biri diğerini kalpten çıkarıp kovuncaya kadar kavgaları devam eder!”
“Ömer b. Abdülaziz, Abdülmelik'in oğlu Velid ile bir şey hakkında konuşuyordu. Velid, Ömer'e:
“Sen yalan söylüyorsun!” dedi. Ömer, Velid'e cevap olarak şunları söyledi:
“Yemin ederim ki yalanın, söyleyeni rezil ettiğini bildiğim günden beri yalan söylemedim”
“Gördüğümüz bu fazilete seni ulaştıran nedir?” diye sorulduğunda, Lokman:
“Doğru konuşmak, emaneti yerine getirmek ve gereksiz işleri terk etmek” diye cevap verdi. (İmam Malik)