Tevbemizin kabulü için neler yapmalıyız?
Tevbemizi kuvvetlendirmek için neler yapabiliriz? Tevbemizin kabulü için ayet ve hadislerden tavsiyeler…
Peygamber Efendimiz (asm):
“Günah işleyip arkasından kalkıp abdest alarak iki rekât namaz kılan sonra da Allah-ü Teâlâ Hazretleri’ne tevbe eden her insan mutlaka mağfiret olunur.”
Sonra da şu ayeti okudu. (Mealen): “Onlar fena bir şey yapamadıklarından veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı zikrederler, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka bağışlayan kim vardır?” (Al-i İmran, 135) (Tirmizî)
"Tevbe esnasında abdestli olmak ve iki rekât namaz kılmak tevbeyi kuvvetlendirir." (İmam Ahmed)
Hz. Peygamber (asm) bir sabah Bilal’i (ra) çağırdı ve:
“Ey Bilal! Hangi amelinden ötürü cennete girdin? Dün akşam ben cennete girdim. Önümde senin ayak sesini işittim.” dedi. Bilal (ra):
“Ey Allahın Resulü ben herhangi bir günah işlediğimde mutlaka onun peşinden abdest alır, iki rekât namaz kılarım” dedi. (İbn-i Huzeyme)
İnsanlara karşı merhametli olmak Cenab-ı Hakk'ın rahmetini celbeder. İnsanlara karşı affedici olan kişiye karşı Cenab-ı Hak da affedici olur.
Resulullah (asm) minberde şöyle buyurdular:
“Merhamet ediniz ki merhamet edilesiniz. Bağışlayın ki bağışlanasınız. Sözü dinleyip de kendisine sözün tesir etmediği kişiye yazıklar olsun. Bile bile (günaha) ısrar edenlere de yazıklar olsun.” (İmam Ahmed)
“Birinin ahalisi salih iyi kimseler, diğerinin ahalisi zalim kötü kimseler olan iki şehir vardı. Ahalisi zalim olan şehirden bir adam kötülük yapmamaya niyet ederek ahalisi iyi kimseler olan şehre gitmek üzere yola çıkar. Yolda Allah’ın (cc) takdir ettiği yere gelince ölür. (Ruhunu cennet bahçesine götürmek için) melek, (cehennem çukuruna götürmek için) şeytan gelir. Aralarında çekişirler. Şeytan:
“Vallahi şimdiye kadar hiç bana asi olmadı. Hep kötülük yaptı” der. Melek de:
“Bu adam yaptıklarına pişman olarak tevbe etmek üzere iyilerin olduğu kasabaya gitmek için yola çıktı” der.
Bunun üzerine çıktığı şehirle gideceği yer ölçülerek hangisinin daha yakın olduğunun bilinmesine karar verilir. Ölçtüklerinde iyi kimselerin olduğu şehre bir karış daha yakın olduğu anlaşılarak bütün günahları affolunur.”
Mağmer der ki;
“Allah gideceği iyi insanların şehrini ona yaklaştırdı” diyeni işittim. (Taberâni)
“Ademoğlu uyuduğu zaman melek, şeytana; sahifeni bana ver der. Şeytan sahifesini ona verir de, kendi sahifesinde bulduğu her bir iyilikle şeytanın sahifesinde olan on kötülüğü siler ve onları iyilikler olarak yazar. Sizden birisi uyumak istediği vakit otuz üç kere tekbir getirsin, otuz üç kere Allah'a hamd etsin, otuz üç kere tesbih etsin. Böylece yüze ulaşır.” (Taberâni)
Alimler, ayet ve hadislerde gelen açıklamaları göz önüne alarak makbul tevbenin şartlarını tespit etmeye çalışmışlardır.
İmam Nevevî (ra) şu şartları nakletmiştir:
• Önce maddi sadaka vermek,
• Abdestli olarak tevbe etmek,
• Mübarek mekânlarda ve mübarek zamanlarda tevbe ve istiğfarda bulunmak (Ravza-i Mutahhara, Kâbe-i Muazzama, Mescid-i Aksa başta olmak üzere camilerde ve mübarek gün ve gecelerde) ,
• Tevbeye salâvatla başlamak, salâvatla bitirmek,
• Kur’an ve hadiste geçen tesirli tevbelerle tevbe etmek,
• Tevbe ederken Allah’tan (cc) başka kimsenin günahları bağışlayamayacağını bilmek.
Başka bir rivayette Nevevî Hazretleri şöyle der:
“Tevbe, lûgat olarak dönüş (rucü) demektir. Öyleyse tevbe de günahtan dönüştür. Bu dönüşün yani tevbenin üç rüknü vardır:
• Günahtan kopmak, kesinlikle terk etmek,
• Bu günahı işlediğine pişman olmak,
• Bir daha o günahı işlememeye azmetmek, kesin karar vermek.
Nevevî devamla der ki:
“Eğer tevbe edilen günah, bir insanın hukukuna karşı işlenmiş ise, bir dördüncü rükün daha var:
• Bu hak sahibi ile helalleşmek.” (Kütüb-i Sitte)
“Hz. Ali, bir bedevinin ‘Estağfirullah ve etûbu ileyk:
Allah’ım! Beni bağışlamanı dilerim ve sana tevbe ederim’ dediğini duyunca, ‘Be adam! Çabuk çabuk tevbe etmek yalancıların tevbesidir.’ Gerçek bir tevbede altı şartın bulunması gerekir:
• Günaha pişmanlık,
• Farzları kaza etmek,
• Yediği hakları iade etmek,
• Haklarını yedikleriyle helalleşmek,
• Bir daha dönmemeye karar vermek,
• Nefsi, günahlarla büyüttügü gibi Allah'a itaatta eritmek ve ona masiyetlerin (günahların) tadını tattırdığı gibi taatların acısını tattırır.
Bu anlamları destekleyen bir ayet-i kerimede: "Allah'ın (cc) kesinlikle kabul edeceğini vadettiği tevbe ancak bilmeyerek kötülük yapıp ta sonra çok geçmeden tevbe eden, günahında ısrar etmeyen kimselere aittir. Yoksa fenalıkları yapıp yapıp da, sonunda her birine ölüm gelip çattığında, ben şimdi tevbe ettim diyenlere ve de kâfir olarak ölenlere tevbe yoktur" buyurulur. (İslam Fıkıh Ansiklopedisi)
Bir keresinde Hz Ali (ra):
“Elinde kurtuluş imkânı olduğu halde helak olan kimselere şaşıyorum.” dedi. Bu imkânın ne olduğu sorulduğunda da:
“Allah’tan bağışlanma (istiğfar) dilemektir.” buyurdu.