Tevbemiz nasıl olmalıdır?

Şartlarına uygun yapılan tevbe muhakkak kabul olur. Tevbenin kabul edileceğinde değil, tevbenin şartlarına uygun olup olmadığında şüphe etmelidir. (İmam-ı Gazâlî)

Kişi kusuru sadece kendinde görmelidir

• “Ben onu işlemedim” diyerek kusurunu inkâr eder.
• İşlediği kabahati sebeplere dayayarak basit bir şekilde af diler.
• “Evet, ben kötü bir amel işledim. Fakat işin doğrusu başkadır. Ve ben bu kötü halin terkine azm eyledim” diyerek kusuru tamamen kendinde görüp af diler. İşte gerçek tevbe de budur.
(İhyâ’u Ulum’id-Din)

Allah’ın (cc) rahmetinden ümit kesmemelidir

“De ki: “Ey nefisleri aleyhine (günah işlemekle ömürlerini) israf eden kullarım! (Günahlara bulaştık diye) Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Şübhesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar!” Doğrusu, Gafur (çok bağışlayan), Rahim ( kullarına çok merhamet eden ) ancak O’dur.” (Zümer, 53)
Allah-u Teâlâ Hazretleri diyor ki;
“Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip (affımı) ümit ettikçe, ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey âdemoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey âdemoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiçbir şirk koşmaksızın bana kavuşursan seni arz dolusu mağfiretle karşılarım.”
(Tirmizî)
“Günahlarınız semaya ulaşacak kadar bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir.” (Kütüb-i Sitte)
“Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder.” (Tirmizî, İbn-i Mâce)

Tevbe ederken Allah’tan (cc) başka kimsenin günahları bağışlayamayacağı bilinmelidir

“(Habibim, ya Muhammed! ) böylece (biz) seni, kendilerinden önce nice ümmetler geçmiş bulunan bir ümmet için de gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın; onlar Rahman’ı inkâr ediyorlar. De ki:” O, benim Rabbimdir, O’ndan başka ilah yoktur. (Ben) ancak O’na tevekkül etim tevbem de ancak O’nadır.” (Ra’d, 30)
“Şüphesiz kul, günahları Ben’den (Allah’tan) başka bağışlayacak kimsenin olmadığını bilerek:
“Ey Rabbim, günahlarımı bağışla” dediğinde bu Allah’ın hoşuna gider.”
(Tirmizî)

Günahlara tevbe etmekte acele edilmelidir

“Allah katında (makbul olan) tevbe, ancak o kimselerin (tevbesi) dir ki, bilmeyerek günah işlerler, sonra da çok geçmeden tevbe ederler. Allah işte onların tevbelerini kabul eder. Allah , Alîm (hakkıyla bilen) dir, Hakîm (her işi hikmetli olan) dır”. (Nisa, 17)
“Bir mü’min günah işleyince melek üç saat bekler, eğer o kimse istiğfar ederse, o günahı yazmaz.” (Hâkim)
Bir günah işlendiği zaman, bunda ısrar etmemek, hemen tevbe istiğfar etmek vaciptir. Peygamberimizin (asm) ifadesiyle:
"İstiğfar eden kimse günde yetmiş defa da günah işlemiş olsa bunda ısrar etmiş sayılmaz."
(Tirmizî)
“Ey oğlum! Bir hata işlediğin zaman hemen tevbe et ve sadaka ver. Tevbeyi yarına bırakma. Çünkü ölüm, ansızın gelir.” (Lokman Hakîm)
“İnsanları iki şey helâk eder:
Biri tevbe ederim diyerek günah işlemeleri, diğeri de sonra yaparım diyerek tevbeyi geciktirmeleridir.”
(Şakîk-i Belhî)

Kişi günah işlerse hemen ardından faydalı bir amel yapmalıdır

“Ya Resulallah! Bana nasihat et” dedim:
“Bir kötülük yapıp günah işleyince hemen peşinden güzel, faydalı işler yap ki günahını affettiresin” buyurdu:
“Ya Rasûlullah! “ La ilahe illallah” iyiliklerden, güzel amellerden sayılır mı?” dedim:
“O hasenelerin, güzel amellerin en üstünüdür” buyurdu.
(Ebu’d-Derda)
…Bir adam Resulullah’ın (asm) huzuruna gelerek:
”Ya Resulallah! Medine’nin kıyısında tenha bir sokakta bir kadına dokundum. (Onu öptüm.) Başka bir şey yapmadım. İşte huzuruna geldim, hakkımda dilediğin hükmü ver (ahirete suçlu gitmeyeyim)” dedi. Bunu işiten Ömer (ra):
”Yaptığını Allah (cc) gizlemiş, kimse görmemiş. Sen de kalbinde gizleseydin, (yanımızda açmasaydın)” dedi. Resulullah (asm) hiçbir şey söylemedi. Adam kalkıp gidince Resulallah (asm) peşinden birini göndererek çağırttı. Gelince ona şu ayeti okudu:

"Gündüzün iki tarafında (sabah, öğle, ikindi) namazlarını, gecenin de bir bölümünde (akşam ve yatsı) namazlarını kıl. Şüphesiz ibadetler, güzel ve yararlı işler, günahları giderir, affettirir. Bunu düşünenler ve ibret alanlar için öğüt ve nasihattir." (Hud, 115)

Bunu dinleyen cemaatten biri:
”Ey Allah’ın Nebisi! Okuduğun ayette anlatılan bu adama mı mahsustur?” dedi. Hz. Peygamber de (asm):
”Hayır, bütün insanlara söylenmiştir.” buyurdu.
(Müslim)
“Peygamber Efendimiz (asm) buyurdular ki:
“Günah işlediğin zaman, karşılığında onu mahvedecek sevap işle.”
(İhya’u Ulum’id-Din)
“Hayatını gafletle geçiren bir kimse dönüş yapar, kalan ömrünü ibadet ve yararlı işlerle geçirirse, geçmiş bütün günahları affolunur. Kim iyiliğe dönüş yapmaz da, kalan ömrünü kötü işlerle geçirirse geçmişte ve gelecekte yaptığı bütün işlerden hesaba çekilir.” (Taberâni)

Günahlarda bile bile ısrar edilmemelidir

Asıl tevbe edenler günahlarında bile bile ısrar etmezler.
“…Gerçekte günahları da Gafur (affedici), Rahim olan Allah'dan başka kim bağışlar? Öyle ya, affedenleri, iyilik yapanları seven şanı büyük Allah'dan çok affetmeye ve bağışlamaya gücü yeten kim düşünülebilir? İşte herhangi bir günah sonunda derhal Allah'dan utanıp da hemen tevbe ve istiğfar edenler ve yaptıkları günahlarda, bile bile, ısrar etmeyenlerdir.” (Elmalılı Hamdi Yazır)

Aşikâr işlenen günahın tevbesi aşikâr olmalıdır

"Ya Resulullah! Bana nasihat et, dedim. O da:
"Gücünün yettiği kadar Allah’a asi ve itaatsiz olmaktan sakın. Her taşın ve ağacın yanında (kuvvet ve kudretini düşünerek) Allah’ı zikret. Kötü bir iş yapınca hemen tevbe et. Hatayı gizli yaptınsa tevbeni de gizli yap. Eğer açıkta yaptınsa, tevbeni de açıkta herkesin gözü önünde yap” (ki yeniden insanların güven ve itimadını kazanasın).”
(Beyhâkî)
Selman-ı Farisi Hazretleri’nden bir nasihat:
“Bir kimse Allah’a (cc) açık günah işlerse; tevbesi açık, gizli olarak günah işlerse tevbesi gizli olur. Tevbe ettikten sonra “Ya Rabbi bu tevbe ile günahımı affet.” diye dua etsin.
(İhya’u Ulum’id-Din)

Tevbe her aza ile olmalıdır

“Her uzvun tevbesi vardır. Kalbin tevbesi, haram işleri yapmaya niyeti terk etmesi; gözün tevbesi, harama bakmaması; ayakların tevbesi, harama gitmemesi; kulakların tevbesi, haram şeyleri dinlememesi; karnın tevbesi haram yememesidir.” (Zünnûn-i Mısrî)
“Günahından tevbe eden günah işlememiş gibidir. Günah işlemeye devam ettiği halde dil ucuyla Allah’tan af dileyen kimse de Rabbiyle alay eden kimse gibidir. Bir kimse Müslüman birine eziyet ederse ondan dolayı yerde biten hurma ağaçları kadar günah kazanır.” (Beyhâkî)

Susmak ve helal yemek tevbeyi tamam eder

İmam-ı Gazali Hazretleri tevbenin kabulü için:
“Tevbe susmak ve helal yemekle tamam olur.”demiştir.
(İhya’u Ulum’id-Din)