Nasuh tevbesi nedir? Nasıl yapılmalıdır? Nasuh tevbesinin fazileti nedir?
Nasuh tevbesi nasıl yapılır? Peygamber Efendimiz (asm) Nasuh tevbesini nasıl tarif etmiştir?
Nasuh: Yapılan hatalardan vazgeçmektir. Bir daha günah işlememeye azm etmek, murâd etmek ve gayret etmek demektir.
"Nasuh tevbesi" halisen Allah (cc) için, şaibelerden (hata) temiz olarak yapılan tevbe demektir. Nasuh, nasihat kökünden türemedir. Günahtan kalbi bir karartı bırakmayacak şekilde temizleme, hem de günahın kalpte açtığı yarayı tedavi etme, iman ve amelde meydana getirdiği açığı kapama demektir.
Bir kimse bir günahı yapıp, sonra onu gözünün önüne getirip, ölünceye kadar “Ben Rabbimin emrine niçin karşı geldim, niçin bu günâhı işledim?” diye pişman olup, bir daha öyle bir günaha dönmemesidir. İşte bu tevbe-i nasuh yani bir daha günaha dönmemek üzere yapılan tevbedir. (Ahmed bin Asım Antâkî)
Tevbe için sadece dil ile istiğfarda bulunmak yeterli değildir. Niyeti ve amelleri de dilini doğrulamalıdır. Tevbenin en makbul olanı, günahtan kesin dönüş yapılarak, Allah'tan (cc) bağışlanma istenmesidir. Buna "Nasuh tevbesi" denir. (İslam Fıkıh Ansiklopedisi)
Peygamber Efendimiz (asm), tevbeden bahsedince, Nasuh tevbesinin ne olduğunu soran Hz. Muaz bin Cebel’e (ra) buyurdu ki:
“Tevbe-i Nasuh, işlenen günahtan pişman olmak, Allah-ü Teâlâ’dan mağfiret dilemek, bir daha öyle bir günah işlememek demektir.” (Beyhakî)
Hasan-i Basrî’ye (ra), nasuh tevbesinin ne olduğu sorulunca, şöyle cevap vermiştir:
• Kalp ile pişman olmak,
• Dil ile istiğfar edip Allah’tan (cc) affını istemek,
• Azalarla günahları terk etmek,
• İçten bir daha günaha dönmemeye karar vermektir.
Tevbe-i Nasuh şu dört şeyin birleşmesiyle olur:
• Lisan (dil) ile istiğfar,
• Günahı işleyen aza ile günahı terk etmek, pişman olmak,
• Bu günahı bir daha işlemeyeceğine kat’i olarak karar vermek,
• İnsanı günah işlemeye sevk eden kötü arkadaşlardan uzaklaşmaktır.
“Ey iman edenler! (Samimi bir tevbe olan) Tevbe-i Nasuh ile Allah’a tevbe edin! Olur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter ve Allah, peygamberi ve onunla beraber iman edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar! Onların nuru önlerinde ve sağlarında koşar (da): “Rabbimiz! Nurumuzu bize tamamla ve bize mağfiret eyle! Şüphesiz ki sen, her şeye hakkıyla gücü yetensin!” derler.” (Tahrim, 8)