Önceki ümmetlerin tesettür şekli nasıldır?

Peygamberimizden (asm) önceki zamanlarda mesela Hz. Musa ve Hz. İsa zamanındaki tesettür şekli nasıldı?

Değerli Kardeşimiz;
Yahudi ve Hıristiyan geleneklerine göre tesettür
Rabbi Dr. Menachem M. Brayer (Yeshiva Üniversitesi Kitabı Mukaddes Literatürü Profesörü) kitabında Haham literatüründe topluma çıkan Yahudi kadının bazı zamanlar tek gözü hariç bütün yüzü kapatan baş örtüsü takmasının gelenek olduğunu söyler (Menachem M. Brayer, The Jewish Woman in Rabbinic Literature: A Psychosocila Perspective (Hoboken, N.; Ktav Publishing House, 1986) sh. 223) İlk çağdaki bazı meşhur Rabbilerin sözlerini nakleder:
“Başı açık dışarı çıkmak İsrail’in kızlarına yakışmaz” ve “Lanet kendi hanımını saçı görünecek şekilde bırakan erkeğe olsun... kendini güzel göstermek için saçını açık bırakan kadın yoksulluk getirir”
Dini hukuk, saçı açık bir kadın “mahrem” olarak düşünüldüğü için başı açık evli bir kadın yanındayken şükretmeyi veya dua etmeyi yasaklar (a.g.e, Sh. 316-317. Bknz. Swidler, op. Cit., pp. 121-123). Dr. Brayer şunları de ekler: “Tannatik dönemde kadının başını örtmemesi, iffetini aşağılama olarak algılanır. Başı açık bir kadın yüz zuzimle cezalandırılırdı” Dr. Brayer Yahudi kadının başörtüsünün, onun iffetinin bir sembolü olarak düşünülmediğinde açıklar, bazı zamanlar başörütüsü iffetin sembolünden çok zenginliğin ve farklılığın bir sembolü olarak kullanılırdı. Başörtüsü şerefli bir kadının saygınlığını ve üstünlüğünü ifade ettiği gibi kocasının kutsal mülkü olarak kadının erişilmezliğini de ifade ederdi. (a.g.e. Sh. 139)
Başörtüsü bir kadının saygınlığını ve sosyal konumunu ifade ederdi. Düşük sınıflardan kadınlar çoğu zaman yüksek sınıf izlenimi vermek için başörtüsü takarlardı.
Talmud’a göre, Yahudi kadınların başı açık halde toplum içinde gezmeleri günahtır. Eski Ahit’te üç farklı yerde kadının başını örtmesiyle ilgili pasaj bulunmaktadır. İşaya 3/20’de başa giyilen kıyafet anlamında “fara”, İşaya 3/23’te başörtüsü anlamında “tsnyafaah” ya da Tekvin 24/65-38/14.19’da yüzü örten örtü anlamında da “tsaayafa” kullanılmıştır. Ayrıca vücudun üst kısmını örten örtü anlamında “radod” kelimesi kullanılmıştır.
Hıristiyanlığın temel ilkelerini belirleyen Tarsuslu Aziz Pavlos, “Kadının örtüsüz Tanrı’ya dua etmesi doğru değildir. Kadın örtünmüyorsa saçı kesilmelidir” demiştir.
Erkek eli değmemişliğin, erdemliğin sembolü Meryem Ana, hep başı bağlı tasvir edilmiştir. Bilindiği gibi, Hıristiyan rahibelerin başları örtülüdür.
Yeni Ahid’de şöyle denilmektedir: “Başı örtülü olarak dua eden, yahut peygamberlik eden erkek, başını küçük düşürür. Fakat başı örtüsüz olarak dua eden, yahut peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür… Eğer kadın örtünmüyorsa, saçı da kesilsin; fakat kadına saç kesmek, yahut traş olmak ayıp ise, örtünsün… Kadın erkeğin izzetidir. Çünkü erkek kadından değil, fakat kadın erkektendir. Erkek kadın için değil, fakat kadın erkek için yaratıldı…” (Korintoslulara I. Mektup, 11/4 v.d.)
Hz. Muhammed’den (asm) önce gelmiş olan peygamberlerin getirmiş oldukları hükümlerdeki farklılık, sadece detay ve usul farklılıklarıdır
Temelde bütün peygamberler Allah’a (cc) ve ahirete iman gibi esaslarda birdirler. Hepsi namaz kılmak, oruç tutmak gibi kulluğun esası olan ibadetleri yapmışlar ve hepsi güzel ahlâk sergilemişlerdir. Ümmetlerine de güzel ahlâkı tavsiye etmişlerdir. Getirmiş oldukları hükümlerdeki farklılık ise; sadece detaylar ve usûl farklılıklarıdır.
Peygamberlerdeki teferruat sayılan bu detay ve usûl farklılıkları ise insanlık açısından gereklidir. Çünkü peygamberler insanlığın maddî ve manevî yükselişi için görev yapan öğretmenler hükmündedirler. Eğitimde belirli bir seviyeyi yakalamak ise ancak derece derece ilerlemekle mümkün olabilir. İlkokuldaki bir öğrenciye verilen ders ile lise ya da üniversitedeki öğrencinin dersi elbette bir olamaz. Aynen bunun gibi Allah (cc) da her peygamberine insanlığın seviyesine uygun birer şeriat metodu vermiştir.
Hem mevsimlerin değişmesiyle çok şeyler değişikliğe uğrar ve ihtiyaçlar farklılaşır. Mesela kışın giyilen kalın elbise yazın giyilmediği gibi kış ve yaz mevsimlerinde insanın ihtiyacına göre ayrı ayrı meyveler yetişir. Aynen bunun gibi kalp ve ruhların gıdası olan dinlerin hükümlerindeki teferruatlar zamana ve ihtiyaca göre değişikliğe uğramıştır. Böylece şeriatlerin değişmesiyle insanlık derece derece ilerlemiş ve tek bir peygamberden yani Hz. Muhammed’den (asm) ders alacak bir medeniyet seviyesine getirilmiştir.
Allah’a emanet olunuz.