Namaz beş vakit midir?
Son zamanlarda televizyonlarda namazın aslında beş vakit olmadığını iddia eden tartışmalar yaşanmakta ve maalesef insanlarımız bunlara inanıyor. Bu konu hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz? Namaz gerçekten beş vakit midir?
Değerli Kardeşimiz;
Kurân-ı Kerim’de namazın belli vakitlere tayin edildiği ve bu vakitlerin neler olduğu zikredilmiştir. Kur’an’ın birinci tefsiri olan hadis-i şeriflerden yola çıkarak tüm ehl-i sünnet namazın 5 vakit olması hususunda ittifak halindedirler. Asr-ı saadetten günümüze kadar ehl-i sünnet fikriyatında hiçbir müceddid, müctehid, müfessir, imam ve alim bunun aksini iddia etmemiştir. Namazın beş vakit oluşu Kitap, sünnet ve icma-ı ümmet ile sabittir.
“…Muhakkak ki namaz, mü’minler üzerine vakitleri belirli (bir farz) olarak yazılıdır.” (Nisa, 103)
Namazın 5 vakit olduğuna mücmelen işaret eden ayet-i kerimeler şu şekildedir:
"Öyle ise, akşama girdiğinizde ve sabaha girdiğinizde Allah’ı tesbîh edin (akşam, yatsı ve sabah namazlarını kılın)! Hâlbuki göklerde ve yerde hamd, O’na mahsustur. Akşama doğru ve öğlene girdiğiniz zaman da (Allah’ı tesbîh edin! İkindi ve öğle namazını kılın)!" (Rum, 17-18)
"(Habîbim, yâ Muhammed!) Artık (onların) söylediklerine sabret; güneşin doğmasından önce (sabah namazını) ve batmasından önce (ikindi namazını kılarak) Rabbini hamd ile tesbîh et! Gecenin bir kısım saatlerinde ise (akşam ve yatsı namazını) ve gündüzün etrâfında (öğle namazını kılarak) tesbîh et ki (sana verilecek sevâb ile) hoşnûd olasın!" (Taha, 130)
“(Öğle üzeri) güneşin zevâlinden (sonra öğle, daha sonra ikindi namazını), gecenin kararmasına kadar (gün batımında akşam, iyice karardığında yatsı) namazı(nı) kıl; bir de sabah namazını (kıl)! Çünki sabah namazı (gece ve gündüz melekleri tarafından) şâhid olunan (bir namaz)dır.” (İsra, 78)
Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) ise namazı hakkıyla edâ et! Muhakkak ki iyilikler, (büyük günahlardan kaçınmak şartıyla) kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir nasîhattir. (Hûd, 114)
Dört hak mezheb imamı (İmam-ı Azam Ebu Hanefi, İmam-ı Şafii, İmam-ı Ahmed bin Hanbel, İmam-ı Malik) ayet ve hadislerden yola çıkarak namaz vakitlerinin beş olduğu hususunda ittifak halindedirler
Beş vakit namaz, Miraç gecesi, yani hicretten bir sene önce Mekke-i Mükerreme'de belirli vakitler için farz kılınmıştır. Belirli olan bu beş vakit; öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah vakitleridir. Peygamber Efendimiz (asm), bunlardan ilk olarak öğle namazını kılmıştır.
Bu namazlar, belirli vakitlerde müslümanlara farz kılınmıştır ki, Yüce Allah da bunu açıklaması için Resullah'a (asm) emir vermiştir. Ayrıca Mü’minlerin namaz kılmakla yükümlü oldukları, Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetlerinde belirtilmiştir. (Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, A. Ceziri)
Beş vakit namazın farz oluşu hakkında tevatür derecesinde birçok hadis-i şerif mevcuttur
Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Bir adam, Resulullah'a (asm): "Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Allah, kullarına beş vakit namazı farz kıldı" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu:
"Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?"
"Allah kullarına beş vakti farz kıldı."
Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. Resulullah (asm):
"Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir!" buyurdu." (Müslim, Tirmizi, Nesai)
İbn Ömer'in (ra) rivayetine göre Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu:
"Allah sizlere beş vakit namazı farz kıldı. Vitir namazını da si¬ze ayrıca ziyade yaptı."(Müsned)
Ebû Hureyre (ra) Resûlullah'tan (asm) şöyle buyururken işitmiştir: "Re'yinizi söyler misiniz: Birinizin kapısı önünde bir akarsu bulunsa, (ev sahibi) her günde beş defa onun içinde yıkansa, ne dersiniz? Bu yıkanma, onun kirinden pasından birşey bırakır mı?" bu¬yurdu. Sahâbîler: Hayır, bu onun kirinden hiçbir şey bırakmaz, dediler. Resûlullah "Beş (vakit) namaz da işte bunun gibidir. Onlar¬la Allah Teâlâ günâhları siler, mahveder" buyurdu. (Buhari)
Miraç meselesi hakkındaki hadis-i şeriflerde namazın beş vakte kadar indirildiği bildirilmiştir:
"Burada Cenab-ı Hak elli vakit namazı farz kıldı. Dönüşte Hz. Musa (as), elli vakit namazın ümmetine ağır geleceğini söyleyip Allah'tan onu hafifletmesini istemesini tavsiye etti. Namaz beş vakte indirilinceye kadar Hz. Peygamber’in (asm) Huzur-u İlâhiye müracaatı ve Hz. Musa (as) ile diyalogu devam etti." (Buhari)
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah'a (asm) Mirâc'a çıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle hitap edildi:"Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hüküm kesinleşmiştir), bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir lüftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit sayılacaktır." (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai)
Namazın beş vakit olduğu hususunda müfessirlerin izahları
Rum Suresi 17 ve 18. ayetleri:
"Öyle ise, akşama girdiğinizde ve sabaha girdiğinizde Allah’ı tesbîh edin (akşam, yatsı ve sabah namazlarını kılın)! Hâlbuki göklerde ve yerde hamd, O’na mahsustur. Akşama doğru ve öğlene girdiğiniz zaman da (Allah’ı tesbîh edin! İkindi ve öğle namazını kılın)!" (Rum, 17-18)
Müfessirler, bu ifadeyle namazın kastedilmiş olduğu ve bunun, "Namaz kılınız" manasında olduğunu ileri sürerek, Cenâb-ı Hakk'ın, bu ayetle beş vakit namaza işaret ettiğini söylemişlerdir. (Fahruddin Razi)
Namaz muayyen beş vakte ayrılmıştır. Herbir namazın vakti, mühim bir inkılâp başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir. (Bediüzzaman Said Nursi)
İbn Abbas dedi ki: Beş vakit namaz Kur'ân-ı Kerîm'de geçmektedir. Ona: Nerede? diye sorulunca şu cevabı vermiştir: "Yüce Allah: "Akşamladığınız zaman" diye buyurmaktadır. Burada maksat akşam ve yatsı namazlarıdır. "Ve sabahladığınızda buyruğunda kasıt, sabah namazıdır. "Gündüzün sonunda" buyruğu ile kastedilen ikindi, "öğle vaktine vardığınızda" buyruğunda da kastedilen öğle namazıdır. ed-Dahhak ile Said b. Cübeyr de böyle demişlerdir. Yine İbn Abbas ve Katade'den şöyle dedikle¬ri rivayet edilmiştir: Âyet-i kerîmede akşam, sabah, ikindi ve öğle namazlarına dikkat çekilmektedir. Derler ki: Yatsı namazı ise; bir başka âyet-i kerîmede yani "gecenin, de birbirine yakın saatlerinde..." (Hûd, 114) buyruğunda ve bir de izin istemenin zorunlu olduğu vakitlerin söz konusu edildiği buyrukta dile getirilmektedir. (İmam Kurtubi)
Nâfi b. el-Ezrak, Abdullah b. Abas'tan, Allah Tealanın kitabı olan Kur'an-ı kerimde namazın beş vaktinin zikredilip zikredilmediğini sormuş Abdullah b. Abbas da: "Evet, zikredilmiştir." demiş ve bu iki âyeti okumuştur. (Taberi Tefsiri)
Namazın bildiğimiz beş vakte tahsîsi, bunun gibi başka âyetlerle ve ayrıca mütevâtir hadîs-i şerîflerle ve icmâ‘-ı ümmet ile sâbittir. Bu beş vakit namaz, Mekke-i Mükerreme'de hicretten evvel farz kılınmıştır. Peygamberin miracı hakkındaki hadisi şerif de bunu göstermektedir. (Ömer Nasuhi Bilmen)
Sonuç olarak; Namazın beş vakit olduğu kesin bir hükümdür. Bunun kesinliği hususunda herhangi bir ihtilâf yoktur. Namazın üç vakit olarak kılınması sadece cem’ meselesinde geçerli bir hükümdür. Namazın cemide bazı şartlar dahilindedir. Zorunlu hiçbir sebep yokken namaz cemedilemez. Cenab-ı Hak namazı beş vakit olarak tayin etmiştir.
İslamiyet'in hükümleri zamana göre değişmez, çağın getirdiği zorunlu şart diye bir husus söz konusu olamaz. "Hiç kılmamaktansa üç vakit kılmak iyidir." demek İslami bir düşünce ve fikriyattan hasıl olamaz. Asr-ı Saadet'ten beri her asırda Müslümanlar namazı beş vakit olarak kılmış, ehl-i sünnet fikriyatında olan hiçbir kimse bunun aksini söylememiştir.
Allah'a emanet olunuz.