Allah yolunda sıkıntı çekenlerin acıları hafifler mi?

İman ettiği için işkence gören insanların canlarının çok yanmaması için Allah çektikleri acıyı hafifletir mi? İman ettikleri için işkence çeken insanların hükmü nedir?

Değerli Kardeşimiz;

Allah yolunda sıkıntı ve işkence çekenler Cenab-ı Hakk’ın yardımı ve iman kuvveti ile her türlü zorluğa katlanabilirler

Cenab-ı Hak yolunda eziyet çekenlerin sıkıntıları ve duydukları acılar ne kadar şiddetli olursa olsun iman kuvvetinin verdiği metanet ve Allah'ın yardımıyla güçlerinin çok fevkinde olarak bu acılara göğüs gerebilirler. Nitekim Allah yolunda en çok eziyet ve sıkıntı çekenler peygamberlerdir. Hayatları büyük meşakkatlerle geçtiği halde vakarla ve sabırla Cenab-ı Hak’tan gelene razı olmuşlardır. Tüm hayatlarını işkencelere sabır göstererek geçirmeleri, onlardaki bu dayanma noktasının yegane kaynağının iman kuvveti ve Allah’ın yardımı olduğunu göstermektedir.

Allah (cc) yolunda işkence görüp ölenler, ahirette yüksek mertebelere nail olurlar

Dünyanın en şerefli rütbesi imanlı bir insan için,  Allah (cc) yolunda ölmek veya bulunmaktır. Allah (cc) yolunda katlanılan eza ve cefalar, imanlı bir insanı Allah’a (cc) daha çok yakın eder, rızasını kazanmak için bir kapı açar.  İman kuvvetiyle, o yolda bulunmak ebedi bir cenneti kazandırdığı ve ilahi rızaya nail olmaya büyük bir vesile olduğu için, dünyevi sıkıntıların elemlerini hafifletir.

Cenab-ı Hak (cc) ayet-i kerimede mealen şöyle buyuruyor;

“Ve şânım hakkı için, eğer Allah yolunda öldürülür veya (o yolda iken) ölürseniz, elbette Allah’tan bir mağfiret ve bir rahmet, onların (dünyada) toplamakta olduklarından daha hayırlıdır!” (Bakara, 155)

“Sizi mutlaka biraz korku ve açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsûllerden bir noksanlık ile imtihân edeceğiz. (Ey Resûlüm!) O hâlde sabredenleri (Cennetle) müjdele!” (Bakara, 155)

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri,  bu konu hakkında şöyle demiştir;

“Bir nefer, bir saat işkence altında şehit edilse, öyle bir mertebeyi bulur ki, on sene başkası çalışsa, ancak o mertebeyi bulur. Eğer o nefer şehit olduktan sonra ona sorulabilse: ‘Az bir şey ile pek çok şeyler kazandım’ diyecektir.” (Mektubat,15. Mektup)

Ahiret azabının şiddeti, Allah (cc) yolunda açlık çekenlere isabet etmez

Fudale İbnu Ubeyd (ra): "Resulullah (asm) halka namaz kıldırırken, bazı kimseler açlık sebebiyle kıyam sırasında yere yıkılırlardı. Bunlar Ashab-ı Suffe idi. (Medine'de misafir bulunan) bedeviler, bunlara delirmiş derlerdi. Efendimiz namazdan çıkınca yanlarına uğrar ve:

"Eğer bu çektiğiniz sıkıntı sebebiyle Allah indinde elde ettiğiniz mükafatı bilseydiniz, fakirlik ve ihtiyaç yönüyle daha da artmayı dilerdiniz" derdi. (Tirmizi, Zühd, 39)

Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Peygamber oturarak namaz kılarken ben huzuruna girerek,

“Ey Allah’ın Rasûlü! Bakıyorum oturarak namaz kılıyorsun? Sana isabet eden nedir?” dedim.

Hz. Peygamber (asm);

“Ey Ebu Hureyre! Açlıktır” dedi. Bunun üzerine ben ağladım, bana;

“Ey Ebu Hureyre! Ağlama, kesinlikle kıyamet gününde, hesabın şiddeti dünyada Allah rızası için açlık çekene isabet etmez” buyurdu. (Hayat-üs Sahabe, Muhammed Yusuf Kandehlevi,C.1,S.257-296)

Peygamber Efendimiz (asm) Allah (cc) yolunda eza ve cefa görenleri övmüştür

El-Arec'den o da Ebu Hureyre'den (ra) haber verdi ki, Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:

"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda yaralanan hiçbir kimse müstesna olmamak üzere ki Allah kendi yolunda yaralananı en bilendir muhakkak kıyamet gününde, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu haline gelir." (Sahih-i Buhari Terceme ve Şerhi, Kitab-ul Cihad ve Siyer, c.6, s.2650, hadis no. 19)

Hz. Peygamber, gördükleri işkence üzerine, Ammar b. Yasir ile ailesine cenneti müjde vermiştir.

Ammar ve ailesine işkence edilirken, Hz. Peygamber yanlarından geçti ve onlara ‘‘Ey Yasir ailesi, müjdeler olsun. Gideceğiniz yer Cennet’tir” buyurdu. (Tabarani)

Bir ara Peygamber’le beraber Mekke’de yürüyorduk. Baktık ki Ammar ve ailesine İslâm’dan dönmeleri için güneş altında işkence ediliyordu. Ammar;

“Ey Allah’ın Rasûlü, bu ne kadar böyle devam edecek?” dedi. Hz. Peygamber

“Ey Yasir ailesi! Sabrediniz. Ey Allah’ım! Yasir ailesini affet” diye dua ettikten sonra “Allah duamı kabul etti” dedi. (Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/281)

Peygamber (asm) geçmiş ümmetlerden Allah yolunda o, zor şeylere sabretmeleri ve işkenceden kurtulmak kastıyla kalplerinde imanı gizlemeyip zahiren de kâfir olmayışlarından övgü ile söz etmektedir. İşte bu dövülmeyi, öldürülmeyi, hakir düşürülmeyi ve cennetler yurdunda ikameti ruhsata tercih edenlerin delilidir. (El-Câmiu-li Âhkami’l Kur’an, İmam-ı Kurtubî, C.1, S.290)

 En dehşetli sıkıntılara Peygamberimiz (asm) giriftar olmuştur

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:

Resulullah (asm) bir gün sıcak yemek getirilmişti. Yedi ve yemekten çıkınca "Elhamdülillah, şu şu vakitten beri mideme sıcak bir yemek girmemişti" buyurdu. (Kütüb-i Sitte, Zühd, c.17, s.577, hadis no. 1278)

Hz. Aişe (ra) anlatıyor;

“Al-i Muhammed’in (asm) bazen bir ay geçer, hücrelerinin hiçbirinde ateş yanmazdı.”

Hz. Aişe’nin (ra) ravisi Ebu Seleme der ki;

Ben Aişe’den (ra) sordum;

Öyleyse bu esnada ne yerlerdi? Şu cevabı verdi;

“İki siyah hurma ve su! Ancak, ensardan komşularımız vardı. Onlar sadakatli komşulardı. Onların sağmal hayvanları vardı. Bunlar hayvanlarının sütünden Aleyhissalatü Vesselam’a gönderirlerdi. (O, bize de içirirdi)” dedi.  (Kütüb-i Sitte c,17 s,575 hadis no. 1273)

Hz. Peygamber (asm) şöyle buyuruyor;

“Allah yolunda, hiç kimsenin görmediği eziyetlere katlandım. Benim düştüğüm dehşetli hallere hiç bir kimse düşmemiştir. Öyle zamanlar oldu ki üzerimizden otuz gün otuz gece geçtiği halde ne Bilal ve ne de ben, onun koltuğu altında sakladığı az bir yiyecek dışında canlıların yiyebileceği hiç bir şey bulamadık.” (Hayat-üs Sahabe, Muhammed Yusuf Kandehlevi,C.1,S.257-296)

Allah’a emanet olunuz…