Levh-i mahfuzda her şey cismani vücuduyla mı vardır?

İlm-i İlahî Ve Levh-i Mahfuzda insanın ruhu, bedeni, ağaçlar kainat vs. her şey cismanî ve hayatlı bir şekilde var mıdır?

Değerli Kardeşimiz;

Levh-i Mahfuz’da yazılanların cismaniyet kazanması Allah’ın kudret sıfatının taalluku ile olur

İlim; bilmek demektir. Allah’ın (cc) ezeli ilmiyle bilip Levh-i Mahfuz'a yazdığı her şeyin cismaniyet kazanması, kudretin taalluku ile varlık alemine çıkmasıyla olur.

Örneğin bir ağacın şeklinin nasıl olacağını, ne kadar uzayacağını, kaç meyve vereceğini, ömrünün ne kadar olduğunu yani o ağacın ‘kader’ini Allah ezeli ilmiyle bilir. O ağacın varlık sahasına çıkması, harici vücudunu giymesi Allah’ın ‘kudret’ sıfatıyla gerçekleşir.

Allah tüm insanların ruhsal, fiziksel özelliklerini, nasıl bir hayat süreceğini bilir ve Levh-i Mahfuz’a yazmıştır. İnsanın hayat sahibi olması, vücut bulması, cismaniyet kazanması ise Allah’ın kudret sıfatı ile olur ki buna kaderin taalluku olan kaza denir.

Ehl-i Sünnet kelam âlimleri Allah’ın kudreti ezeli ise de eşyaya taalluku (tecellisi) hâdistir, yani ezelde değil sonradandır demişlerdir.

Levh-i Mahfuz; kader levhasıdır

"Şüphesiz ki biz, her şeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık." (Kamer, 49)

Kader; Cenab-ı Hakk’ın kainatta olmuş ve olacak her şeyin bütün hususiyetlerini, geleceğini geçmişini ezelden bilip, Levh-i Mahfuz’da yazmasıdır.

Kelime anlamı olarak Levh-i Mahfuz; “levh” levha, “mahfuz” ise korunmuş demektir. Allah’ın takdir ettiği, olmuş ve olacak bütün şeylerin üzerinde yazılı bulunduğu kabul edilen kader levhasına denir.

Levh-i mahfuz hakkında detaylı malumat almak için tıklayınız.

Allah (cc), ezeli ilmiyle bizlerin neler yapacağını ezelden bilip Levh-i Mahfuz'a yazmıştır

Allah’ın (cc) Zatı, ezeli ve ebedi olduğu gibi Zatına ait bir sıfat olan ilim sıfatı da ezeli ve ebedidir. Bütün gaybi hadiseleri bildiği gibi, olmuş ve olacak, gizli ve açık her şeyi hatta kalplerimizin en derinindeki manaları dahi bilir.

Çünkü Allah'ın (cc) ilmi, yüksekten bakan bir ayna gibidir. Geçmiş gelecek, olmuş ya da olacak O’nun için an hükmündedir ki, bu ezeli olmasının bir gereğidir. Bir ayna ne kadar yüksekten tutulursa o kadar çok şeyi içine aldığı gibi, Allah'ın (cc) ilmi de, bir mahlûk olan zamanın dışından kâinata bakıp her şeyi bir anda kuşatır ve bilir. Allah (cc), ilmiyle bizlerin neler yapacağını ezelden bilip Levh-i Mahfuz'a yazmıştır.

Levh-i Mahfuz’da yazılı olan şeyler ikiye ayrılır:

Levh-i Mahfuz veya Üm-mu'l-Kitap’ta yazılı olan şeyler genel olarak ikiye ayrılır:

Birincisi, kâinat plân ve düzeniyle ilgili ana bilgilerdir ki, bu bütünüyle dünyanın ömrü, kainatın denge ve düzeni, ruhlar ve melekler alemi; kıyamet ve ahiretle ilgili hükümlerdir. İkincisi, insanların günlük hayatlarıyla ilgili hükümlerdir. (İlmin Işığında Kuran Tefsiri)

Levh-i Mahfuz'daki kayıt, kalemle yazılan harflerden ibaret değildir

Levh-i Mahfuz'daki kayıt ve yazılım ilk akla geldiği gibi kalemle yazdığımız harflerden veya kelimelerden ibaret değildir. Mesela; kalemle yapılan kaydı, cdye ya da kasete yapılan kayıtla karşılaştıramayız. Yine hafızanın bir şeyleri kaydetmesiyle bu misalleri kıyas bile edemeyiz.

“Allah Teâlâ, cisim olmadığı gibi bir mekanda da değildir. Fakat Allah'tan başkası böyle değildir. O'nun eli et, kemik ve kandan değildir. Fakat diğer eller öyle değil. O'nun kalemi kamıştan, levhası ağaçtan, kelâmı ses ve harften değildir. O'nun hattı rakam ve resim değildir. O'nun mürekkebi boyadan ibaret değildir. (İmam-ı Gazali/İhya-i Ulumu’d-Din/4.Cild/Kitab’ut-Tevhid ve’t-Tevekkül/Tevekkülün Esası Olan Tevhid’in Hakikati)

“Levh ve kalem iki yüce varlıktır. Kainatta takdir edilen bütün şeyler bu kalem ile o levh üzerine yazılmıştır. Bu yazma tarzı elbette bizim bildiğimiz bir şekilde değildir.

Levh’a, kitab-ı Mübin, levh-i mahfuz da denilmektedir. Kalem ile ilmin nurdan yaratıldığı, levhin üzerindeki yazıların da nurdan ibaret bulunduğu hakkında bazı rivayetler vardır. Bununla beraber bunların şekli, mahiyeti hakkında gelmiş olan rivayetler, tevatür derecesine ulaşamamıştır. Bunun için bu hususta alimlerin bir çok açıklamaları mevcuttur. Biz bunların hakikatini de Allah Tealanın yüce ilmine havale ederiz.”

(Muvazzah İlm-i Kelam/Kainatın bazı eşsiz, benzersiz tabloları hakkındadır/3-Levh ve Kalem/sf. 298)