İnsanların çoğunun değil de, azının cennete gidecek olmasının hikmeti nedir?

(Sen ne kadar) hırs göstersen de, yine insanların çoğu îmân edecek kimseler değildir.(Yusuf-103) ayetinin işaretiyle insanların çoğu iman etmemişlerdir. Peki acaba insanların çoğunun iman etmemesinin hikmeti nedir? Az bir zümreye imanın nasib olmasının sırrı ne olabilir?

Değerli Kardeşimiz;

 “(Sen ne kadar) hırs göstersen de, yine insanların çoğu îmân edecek kimseler değildir.” (Yusuf, 103)

Elmalılı Hamdi Yazır, bu ayetin tefsirini yaparken kişinin iman etmemesinin sebebini şöyle izah etmiştir:

İşte bundan dolayı, bu gayb haberlerinin "her şeyi gören" Allah Teâlâ'dan sana vahiy ile bildirildiği ve senin hak peygamber olduğun gün gibi açıktır. Her şey ortada ve hiçbir şüpheye yer vermeyecek kesinliktedir. Bununla beraber sen büsbütün hırslansan, şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değildir. Çokları vahye ve bu güzel kıssanın Allah tarafından bildirildiğine yine de iman etmez; güzel bir roman, uydurma bir hikâye gibi, hayal eder ve önemsemeden geçer gider. (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, Yusuf Suresi Tefsiri)

Ömer Nasuhi Bilmen ise kişinin iman yolunu seçmemesini şöyle açıklamıştır:

Evet.. Böyle bir mucizeye rağmen yine hakkı kabul etmeyenler çoktur. (Ve insanların ekserisi) insanların çoğu veya o zamandaki Mekke ahalisinin bir çokları, Habibim!. (Sen fazlaca arzu etsen de) imâna gelmelerini fazlasıyla istesen de, doğru sözlü olduğuna şahitlik eden nice hârikalar göstersen de onlar yine (imân edici kimseler değildirler.) onlar inatçı kimselerdir, küfürlerinde ısrar eder dururlar.

Rivayete göre Yahudilerden ve Mekke ahalisinden bir takımları Hz. Yûsuf’un kıssasını Rasülü Ekrem'den sormuşlar, İslâmiyet’i kabul edeceklerine dâir söz vermişlerdi. Peygamber Efendimiz de onlara bu kıssayı böyle mükemmel ve hakikata uygun bir şekilde ilâhî vahye dayanarak haber verdiği hâlde onlar yine İslâmiyet’i kabul etmemişlerdi. Yüce Peygamberimiz ise onların bu inkarcı hallerinden üzüldüğünden dolayı bu mübarek ayetler ile kendisine teselli verilmiş oluyordu. (Ömer Nasuhi Bilmen, Bilmen Tefsiri, Yusuf Suresi)

Muhammed bin Cerir et-Taberi bu ayetin tefsirini yaparken hidayetin Cenab-ı Hakk’ın elinde olduğunu şöyle izah etmiştir:

Sen ne kadar yürekten dilersen dile, insanların çoğu iman etmezler. Ayet-i Kerimede, iman ettirmenin, Hz. Muhammed’in (asm) elinde olmadığı, ancak Allah’ın dilemesiyle mümkün olabileceği ifade edilmekte, Resulullah’ın tüm gayretlerine rağmen iman etmeyenlerden dolayı da üzülmemesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu hususta diğer bir ayette de şöyle buyurulmaktadır: "Ey Muhammed, şüphesiz sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. O, hidayete erecekleri çok iyi bilir.” (Kasas Suresi, 56) (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 5/58)

Burada …Allah dilediğine hidayete erdirir. O, hidayete erecekleri çok iyi bilir.” Kasas, 56 ayet-i kerimesini de konuyu daha iyi aydınlatması açısından izah edelim.

 

Ayet ve hadislerde hidayetin, kul tercih ettikten sonra verildiği izah edilmiştir. Şöyle ki: 

“Semud (kavmin)e gelince, onlara da doğru yolu göstermiştik; fakat (onlar) körlüğü (iman hakikatlerini görmemeyi), hidayete tercih ettiler; böylece kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden aşağılayıcı azabın yıldırımı onları yakalayıverdi.” (Fussilet, 17)

“Kul cüzî iradesini hidayet yolunda sarf ederse, Allah (cc) onun için hidayeti yaratır. Dalalet ve küfür yolunda sarf edenler için de dalaleti yaratır. Ayrıca kuluna seçtiği yolda gitmesi için imkân verir. O yolu kendisine kolaylaştırır.” (Müslim)

“İman, kulun irade-i cüziyesini (cüz’i iradesini) sarfettikten sonra, onun kalbine Allah tarafından ilka edilen (konulan) bir nurdur.” (Saadeddin Taftazani)

Demek ki hidayet, iman nuru; kulun seçme hakkını kullanmasından sonra ona verilen bir nimettir. Kul kendi iradesini kullanıp hidayeti tercih etmedikçe Allah (cc) onun kalbine zorla hidayeti koymaz. Allah’ın (cc) dilediği kulu hidayete erdirmesi, o kulun tercih ve gayretine bağlıdır. İnsanların çoğu ise ya nefislerine ağır geldiğinden yahut inat yüzünden küfür yolunu tercih ederler. Cenab-ı Hak hakiki imana ulaşan kullarından olmayı cümlemize nasip etsin. 

Allah’a emanet olunuz.