Sünnet-i Seniyye'ye uymanın ahirete ait faydaları nelerdir?
Sünnet-i Seniyye'ye tabi olmanın kazandırdıkları nelerdir? Sünnete tabi olmanın faziletleri nelerdir?
“O hâlde kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar; Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salih kimselerle beraberdirler. Hem işte onlar, ne güzel arkadaştırlar!” (Nisa, 69)
“Hem Allah’a ve peygambere itaat edin! Ta ki merhamet olunasınız.” (Ali İmran, 132)
“Bunlar Allah’ın hudududur. Artık kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, (Allah) onu altlarından nehirler akan Cennetlere koyar; orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Ve işte büyük kurtuluş budur! Kim de Allah’a ve Resulüne isyan eder ve O’nun hududunu aşarsa, (Allah) onu içinde ebedî olarak kalıcı olduğu bir ateşe koyar ve onun için aşağılayıcı bir azab vardır!” (Nisa, 13-14)
“Sünnetimden ayrılan benden değildir. Sünnetimi yaşayan beni sevmiş olur, beni seven de cennette benimle beraber olur” (Tirmizi)
“Ümmetimin tamamı -yüz çevirenler müstesna- cennete girecektir. Bana itaat eden cennete girmiş, bana karşı gelen ise cennete girmekten yüz çevirmiş demektir” (Buhari)
Allah’ın Resulü bana (Enes Bin Malik’e):
“Ey oğul! Hiç kimse için kalbinde bir hile olmadığı halde sabahlamaya, akşamlamaya gücün yetiyorsa bunu yap.” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti:
“Ey oğul! İşte bu benim sünnetimdendir. Kim sünnetimi severse beni sever, beni seven ise cennette benimle beraber olur” (Tirmizi)
“Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur. Benim tayin ettiğim kimseye itaat eden, bana itaat etmiş olur, ona karşı gelen de bana karşı gelmiş olur." (Buhari)
Hz. Peygamber (asm):
"Allah-ü Teala'nın rahmeti benim vekillerim üzerine olsun." diye buyurmuş.
"Vekilleriniz kimlerdir?" diye sorulunca:
"Sünnetimi yaşatıp Allah-u Teala'nın kullarına öğretenlerdir." cevabını vermişlerdir. (Buhari, Müslim)
“Kim benim sünnetime uyarsa, bendendir. Kim de sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.” (Hasan El Basri)
“Benden sonra ölmüş (yok olmuş) bir sünnetimi ihya eden kimseye, o sünnetle amel edenlerin sevabı kadar sevap vardır ve bu sevap o sünnetle amel edenlerin ecrinden kesilerek verilmez. Verilen ecir onların ecrinden bir şey eksiltmez. Çünkü Allah (cc) ve Resulü’nün razı olmadığı sapık bir bidati icat edenin boynuna, o bidat ile amel edenlerin günahları kadar günah yüklenir ve ona yüklenen günah da amel edenlerin günahından bir şey eksiltmez.” (Tirmizi)
“Kim ümmetimin fesadı anında sünnetime yapışırsa onun için yüz şehidin ecri vardır.” (Beyhaki)
“Ve siz, Allah’ın ayetleri kendinize okunurken, hem içinizde peygamberi varken, nasıl inkâr edersiniz? Artık kim Allah’a (O’nun dinine) sımsıkı tutunursa, böylece muhakkak dosdoğru bir yola hidayet edilmiştir.” (Ali İmran, 101)
Kişi en küçük bir işini, hareketini, hatta yemek, içmek ve yatmak gibi basit işlerini Sünnet-i Seniyye üzere yaptığı zaman, o adi muamele, sevaplı bir ibadet olur. Çünkü o adi hareketiyle Resul-i Ekrem’in (asm) sünnetine tabi olduğunu düşünür. Daha sonra O’nun (asm) Cenab-ı Hakkın en sevgili kulu olduğunu düşünür. Böylece Cenab-ı Hakka kalbi yönelir ve her fiiliyle O’nun (cc) huzurunda olduğunu hatırlar. O hareketi sevaplı bir amel yani ibadete dönüşür.
Sünnet-i Seniyye'ye uymayı kendine adet eden, adetlerini ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.
“Allah katında üç mukaddes şey vardır ki, Allah bunları gözetenin hem dinini, hem de dünyasını korur. Kim de bunları gözetmezse Allah onun hiçbir şeyini korumaz:
İslâm'ın hürmeti (saygısı),
Benim hürmetim (bana olan saygı),
Akrabamın hürmeti (onlara olan saygı).” (Taberani)
“Benim sözümü işitip iyice anlayan ve işittiği gibi başkasına aktaranın Allah yüzünü ak etsin!” (İbn-i Mace)