Peygamberimizin (asm) kabrini ziyaret etmenin hükmü nedir?

Medine'de Peygamber Efendimizin (asm) kabrini ziyaret etmenin hükmü nedir?

Değerli Kardeşimiz;
Kabr-i saâdeti ziyaret, mendup ve müstehap işlerin en üstünü olup Allah'a (cc) yaklaşma ve Resûlullah (asm) sevgisini gönüllere nakşetmenin en etkili yoludur. Bu sebeple İslâm bilginleri hacceden her müslümanın hacdan önce veya sonra Resûlullah'ın (asm) kabrini ziyaret etmesini vâcip derecesinde önemli saymışlar, bir zaruret bulunmadıkça bunun ihmalini büyük bir gaflet ve duygusuzluk olarak değerlendirmişlerdir. Gerçekten hacceden her müslümanın, hacdan önce veya sonra mutlaka Medine'de Mescid-i Nebî'yi ve Hz. Peygamber'in (asm) kabrini de ziyaret etmesi, terkedilmeyen bir sünnet olarak devam edegelmiştir.
Şüphesiz Allah'ın Resulünün (asm) yaşadığı mekânları görmek, yürüdüğü yerlerde yürümek, ashabının kabirlerini ziyaret etmek, onlarla ilgili hatıraları yâd etmek, vahyin indiği ve tebliğ edildiği bu kutsal yerlerin havasını solumak, her müslümanın en tatlı özlemidir. İşte bu duygularla kendisini ziyaret edenler için Resûl-i Ekrem (asm):
"Kabrimi ziyaret edene şefaatim sabit bir hak olur." (Dârekutnî, II, 278, nr. 194; Beyhaki, Şuâbü'l-îmân, III, 490, nr. 4159)
“Kim ki, beni vefatımdan sonra ziyaret ederse, hayatımda ziyaret etmiş gibidir." (Acluni, Keşful-Hafâ, Beyrut 1351, II, 250).
"Kim, gönlünde beni ziyaretten başka hiçbir düşünce bulunmaksızın, beni ziyarete gelirse, kıyamet günü ona şefaatçi olmak benim üzerimde bir hak olur" (Taberânî, el-Evsat, V, 275, nr. 4542)  buyurmuşlardır.
Bu hadisler göz önüne alınınca, Medine'de Hz. Peygamber'in (asm) kabrini ziyaret etmenin ve bu Mescid'de namaz kılmanın sevabı kendiliğinden ortaya çıkar. Bundan dolayı müslümanlar, gerek hac ve gerekse umre için yaptıkları seyahatlarda bu mübarek yerin ziyaretine çok önem verir. Bu mescid ve kabri ziyaret, İslam âlimlerince mendûb bir amel olarak kabul edilmiştir. Öte yandan Hanefi bilginleri, mâlî durumları elverişli olan kimseler için bu ziyareti vâcib derecesinde saymışlar; bir zaruret olmaksızın terkedilmesini büyük bir gaflet ve katı yüreklilik olarak kabul etmişlerdir. (Diyanet İşleri Başkanlığı, Şamil İslam Ansiklopedisi)
Allah’a emanet olunuz.