Peygamber Efendimiz'in (asm) Allah (cc) katındaki makamı nedir?

Peygamber Efendimiz'in (asm) Allah (cc) katındaki makamını için neler söylenebilir?

Değerli Kardeşimiz;

Hz. Muhammed (asm) Makam-ı Mahmud'a eriştirilecektir 

İmam Taberî'nin rivayet ettiği bir Hadiste Hz. Peygamber (asm), Makam-ı Mahmud ümmetime şefaat edeceğim bir makamdır" buyurmuştur. İmam Tirmizî'den gelen bir rivayette de Hz. Peygamber'e (asm) Makam-ı Mahmud sorulmuş; "O şefaattir" cevabını vermiştir. Şefaat ise, Kadı İyaz'ın ifadesine göre ya hesabı kolaylaştırıp kulun affını veya derecesinin yükselmesini sağlamaktır.

"Gecenin bir vaktinde sana mahsus bir nafile namaz kılmak üzere uyan, belki böylece Rabbîn seni övülmüş bir makama (makam-ı mahmûda) ulaştırır." (İsrâ, 79)

En-Nakkaş'ın ifadesine göre Hz. Peygamber'in (asm) şefaati üç, Kadı İyaz'ın ifadesine göre beş merhalede gerçekleşecektir. Bu merhaleler şöyledir.

1) Umumi şefaat; Bu bütün insanları kaplamaktadır. Mahşer yerinde toplanan insanların, mahşerin sıkıntısından kurtulup hesaba çekilmesini sağlamak için Hz. Peygamber tarafından yapılacak şefaattir.

2) Müminlerden bir kısmının hesaba çekilmeden, sorgusuz Cennete girmeleri için Hz. Peygamber (asm) tarafından yapılan şefaattir.

3) İslâm ümmetinden tevhid ehli olup ta günahları sebebiyle Cehenneme girmeye hak kazananlara Hz. Peygamber'in (asm) ve Allah'ın şefaat edilmesini istediklerinin Cehennemden kurtulup Cennete girmeleri için yapılacak şefaattir.

4) Günahları sebebiyle Cehenneme girenlerin oradan çıkmaları için Hz. Peygamber (asm), diğer peygamberler, melekler ve salih müminler tarafından yapılacak şefaat.

5) Cennet halkının derecelerinin yükseltilmesi için Hz. Peygamber (asm) tarafından yapılacak şefâat (Kurtubî, el-Câmî li Ahkâmi'l-Kurân, X, 310).

Hz. Peygamber (asm), makam-ı mahmud'da bulunduğu sırada elinde Hamd sancağı (Livaül-Hamda) bulunacaktır. Kendisi bunu bir hadiste şöyle belirtir:

Ben, kıyamet gününde Âdemoğullarının efendisiyim, ama bu övünmeyi gerektirmez. O gün elimde Hamd sancağı bulunacak, ama bu da övülmeyi gerektirmez. O gün gerek Âdem, gerek diğer bütün Peygamberler benim sancağımın altına sığınacaklardır" (Tirmizî, Menakıb, 1).

Hz. Muhammed (asm) Allah'ın (cc) “Habibidir”

Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiği hadiste, Allah peygamberine şöyle hitab etmiştir:

“Şüphesiz ben seni dost edindim. O, Tevrat’ta şöyle yazılmıştır: ‘Ahmed Rahman’ın Habibidir.” (Beyhaki)
Bir hadiste de Hz. Peygamber(asm) şöyle burmuştur:
“İbrahim Halilulah (Allah’ın dostu), Musa Safiyullah (Allah’ın seçkin kulu) ben ise fahr olmasın Habibullahım (Allah’ın sevgili kuluyum).” (Darimî, Tirmizî)
Diğer bir hadiste de: “Arkadaşınız şüphesiz Allah’ın dostudur” buyurmuştur.
Hz. Muhammed (asm), kâinatın uğruna yaratıldığı zattır
Deylemi’nin İbn Abbas’dan naklettiğine göre, Allah (cc) Peygamber’e (asm): “İzzetim ve celalim hakkı için, eğer sen olmasaydın cenneti yaratmazdım, eğer sen olmasaydın dünyayı yaratmazdım” buyurmuştur.(Müsnedi Firdevs)
Yine Deylemi’nin İbn Ömer’den nakline göre peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Bana Cibril geldi ve ‘Ya Muhammed! Sen olmasaydın cennet yaratılmazdı, sen olmasaydın cehennem yaratılmazdı’ dedi.” (Ed-Dürrül Mensur)
Taberani, Hakim, Ebu Nuaym, Beyhaki ve İbn Asakir’in Hz. Ömer (ra)den rivayet ettiklerine göre peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Âdem işlediği günahı işlediğinde başını semaya kaldırdı ve “(Allah’ım) Muhammed hakkı için beni bağışlamanı istiyorum” dedi. Allah ona “Muhammed kimdir?” diye vahiyle sordu. Adem “Beni yarattığın zaman başımı arşına kaldırdığımda orada “Allah’dan başka ilah yoktur, Muhammed onun resulüdür” yazılı olduğunu gördüm. Bundan bildim ki, senin katında İsmini ismin ile beraber yazdığın bu zattan daha şerefi yüce kimse yoktur.” Dedi. Allah ona “Ey Adem! O senin zürriyetinden gelecek peygamberlerin sonuncusudur. Eğer o olmasaydı seni yaratmazdım” buyurdu.” (Müstedrek)
Hz. Muhammed (asm) yaratılmışların en üstünüdür
“Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şüphe yok Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurat, 13)
“Sonra (çok perdeler geçerek Rabbine) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki, kab-ı kavseyn (iki yay) kadar veya daha da yakın oldu!” (Necm, 8-9)
Peygamber Efendimiz (asm) Allah’a en çok yakınlaşan insandır. Ayette de belirtildiği üzere Cenab-ı Hakkı iki yay mesabesinde müşahe edmiş sohbetiyle müşerref olmuştur. Peygamber Efendimiz’den (asm) başka hiç kimse bu kadar yüksek bir makama erişmemiştir.
Bilindiği üzere takva derecesi en yüksek olan zat Peygamber Efendimiz’dir. Velayetiyle en yüksek makam olan Sidret-ül Münteha makamını hak etmiştir. Dolayısıyla yaratılmışların en üstünü olan zat da O’dur (asm).
Peygamber Efendimiz Hadis-i Şerifinde insanların efendisi olduğunu açıkça bildirmiştir:
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır “ Ben kıyamet gününde insanoğlunun efendisi olacağım. Kabri ilk açılacak kimse benim; ilk şefaat eden ve şefaati ilk kabul olunan da yine ben olacağım” (Müslim-Ebu Davud-Tirmizi)
Hz. Muhammed (asm) peygamberlerin en üstünüdür
“Rabbin, göklerde ve yerde olan kimseleri de en iyi bilendir. And olsun ki, peygamberlerin bazısını bazısına üstün kıldık…” (İsra, 55)
“İşte bu peygamberler ki, (biz) onların bazısını bazısına üstün kıldık…” (Bakara, 53)
Ayetlerde insanların en üstünleri olarak gönderilen peygamberler arasında da mertebe farkı olduğu bildirilmektedir.
“Hem Allah, vaktiyle peygamberlerin: “Size kitab ve hikmetten her ne versem, sonra size berâberinizde olanı tasdîk edici bir peygamber gelse, mutlaka ona îmân edeceksiniz ve mutlaka ona yardım edeceksiniz!” diye sağlam sözlerini aldığında: “İkrâr ettiniz (mi) ve bu ağır ahdimi (üzerinize) aldınız mı?” buyurdu. (Onlar:) “İkrâr ettik!” dediler. (Allah:) “Öyle ise şâhid olun, ben de sizinle berâber şâhidlerdenim!” buyurdu.” (Al-i İmran, 81)
Ebu’l-Hasan el-Kabisi der ki: “Allah (cc) Muhammed’e (asm) hiç kimseye hatta hiçbir peygambere vermediği paye ve üstünlükleri vermiştir.” Bunu bilhassa bu ayet-i kerimede açıklamıştır. Müfessirler der ki: “Allah (cc) vahiy suretiyle onlardan ahd-ü misak almıştır. Gönderdiği bütün peygamberlere ondan bahsetmiş ve onun sıfatlarını anlatmıştır. Onlardan, eğer o peygambere yetişirlerse muhakkak ona iman edeceklerine dair söz almıştır. (Kadı İyaz-Şifa-i Şerif)
Hz. Muhammed (asm) en külli ve son din olan İslamiyet’le gelmiş her peygamberin gösterdiği mucizelerin fevkinde olarak bine yakın mucize göstermiştir.
Hz. Muhammed (asm) en yüksek ahlâklı insandır
“Ve muhakkak ki sen, gerçekten yüce bir ahlâk üzerindesin!” (Kalem, 4)
Hz. Aişe (ra) Hz. Muhammed’in (asm) ahlakını soranlara “Siz Kur'ân'ı okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur'ân'dı”diye tarif etmiştir. (Müslim)
“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” (Malik el-Muvatta)
Kur’an’ın beyanıyla ahlakın en yüksek mertebesi Hz. Muhammed’dedir (asm). Peygamber efendimizin (asm) ahlakının yüceliğini düşmanları dahi kabul etmiştir.
Hz. Muhammed (asm) örnek alınacak en büyük rehberdir
“And olsun ki sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için Allah’ın Resûlünde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
Ahlakıyla yaşantısıyla örnek alınacak en güzel insan Peygamber Efendimiz’dir. (asm)
“(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız, o hâlde bana tâbi‘ olun ki, Allah (da) sizi sevsin ve günahlarınızı size bağışlasın!” (Âl-i İmrân, 31)
Ayette de belirtildiği üzere Resulullah’a (asm) tabi olmak Cenab-I Hakka tabi olmaktır.
Hz. Muhammed (asm) alemlere, rahmet olarak gönderilen peygamberdir
“(Ey Resûlüm!) (Biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107)
Ebu Bekir bin Tahir derki:
Allah (cc), Muhammed’i (asm) rahmet süsü ile süslemiştir; onun (her şeyden önce) varlığı rahmettir! Bütün şemail ve sıfatı tüm mahlukata rahmettir. Onun rahmetinden kim nasibini almışsa, hem dünyada, hem ukbada felaha kavuşanlardan her türlü kötülüklerden de kurtulanlardan olmuştur. Ancak onun sayesinde bütün sevgililere kavuşur insan. (Kadı İyaz-Şifa-i Şerif)

Allah'a emanet olunuz.