Yumuşak huyluluğa vesile olan ahlaklar nelerdir?

Yumuşak huyluluğa hangi düşünceler vesile olabilir? Halimliğin hangi sebebe dayandırılması daha faziletlidir?

Halimliğin dayandığı farklı sebepler vardır

Hilmin tarifi: Öfkenin heyecanı anında nefsi zabt etmektir ki, bu da bir takım sebeplere dayanmaktadır. Bu sebepler ondur:
1. Cahillere merhamettir ki bunun kaynağı kalpteki yumuşamadır.
• Bir adam Şa’bi’ye (ra) sövünce Şa’bi (ra):
“Ya hu eğer ben dediğin gibi fena isem Allah beni affetsin. Yok değilsem, bana tecavüzde bulunduğundan
dolayı hasıl olan günahını affetsin.” diye mukabelede bulunmuştur.
2. Öfkelenen kimsenin ne zaman olsa kızdığı kimsenin hakkından gelebileceğine güvenmesidir ki bu sayede hasıl olan kalp genişliği öfkesini teskin eder ve yumuşamasını sağlar.”
• “Düşmanını cezalandırmaya muktedir isen o nimetin şükrünü af ile yerine getir.”
3. Öfkelenen kimsenin şerefli ve âlicenap bir zat olduğundan sövüp saymayı haysiyetiyle mütenasip görmeyip vakarlı davranmasıdır.
• Hikmet alimleri diyor ki:
“Nefsin şerefi, hoşlandığı şeylere katlandığı gibi hoşlanmadığı şeylere de katlanmasıdır.”
• Yahya (as) halim olduğu için Cenab-ı Allah ona seyyid (efendi) buyurmuştur.
4. Kötülük eden kimseyi hakir görerek uğraşmaya tenezzül etmemektir ki, bu da bir nevi gurur ise de, halimliğin sebeplerinden sayılmaktadır.
• “Musab Bin Zübeyr (ra), Irak valisi iken bir gün askere ulufe (bahşiş) dağıtmak üzere makamına oturdu ve babasının katili olan Amr Bin Curmuz’u (ra) çağırmak için tellalına emir verdi. Ona:
“Ey emir, Amr intikam korkusundan kaçtı” dediler. Bunun üzerine Musab (ra):
“Bu cahillerden babamın intikamını almaya tenezzül edeceğimi mi sanıyor? Güven içinde gelsin, ulufesini tam olarak alsın!” dedi.
5. Kötülük edeni misliyle cezalandırmaktan utanmasıdır, bu da şahsiyeti korumaktan ve mürüvvetin kemalinden ileri gelmektedir.
• Hikmet alimleri diyor ki:
“Rezilin rezaletine katlanmak, onun gibi rezil olmaktan, cahilden yüz çevirip cevap vermemek, münakaşa
edip ona benzemekten hayırlıdır.”
6. Hezeyancılara karşı fazilet göstermektir. Bu da bağışlama ve ülfet sevgisinden ileri gelmektedir.
• Ahnef Bin Kays (ra) diyor ki:
“Birisi bana düşmanlık etti mi, muhakkak ben onu üç sıfatın biriyle karşılarım; benden yüksek olursa, ona
saygı duyar karşılık vermem. Benden aşağı ise kadrimi ondan yüksek görüp fena muameleye tenezzül etmem. Benim emsalim ise af ve ihsan ile muamele ederim.”
7. Hezeyana başlamış ve daha söylemeye istekli bulunan rezilin ağzını tutup ihtiyatlı olmak fikriyle ona karşılık
vermekten çekinmektir.
• Hezeyancılardan biri Darrar Bin Ka’ka’ya (ra):
“Vallahi, sen bir söylersen on işitirsin.” demiş. O da:
“Vallahi, sen on söylersen bir söz bile işitmezsin.” diye karşılık vermiştir.
8. Hezeyancıya cevap verilse, düşünülen bir cezadan endişe etmektir ki, bu sebep bir nevi korkaklık ise de
bazı kere vahim bir neticenin önüne set çekeceğinden ihtiyata uygun görülmektedir.
• Mensuru’l-Hikem’de:
“Halimlik, afetlerin perdesidir.” denilmiştir.
9. Hezeyancı rezilin, geçmişte yaptığı lütuf ve iyiliklerin hatırıyla bir nevi vefakarlıktır ki, halim ne zaman sefih adama karşılık vermek niyetinde bulunsa, iyiliğini hatırladığından dolayı kendini geri alır.
• Mensuru’l-Hikem’de:
“Ahlakın en güzeli, geçmiş haklara vefakarlıktır.” denilmiştir.
10. Hezeyancılara karşı hile kullanıp, gizli fırsatlar kollamaktır. (Onu düşürmek için fırsat beklemek niyetiyle
sükut etmektir.) Bu fikir zekilerin bir nevi hilesidir (ki onunla edepsizlerden intikam alırlar.)
• Bazı edep alimleri diyor ki:
“Cahilin öfkesi sözünde, akıllınınki de fiilindedir.”
“Bu sebeplerden bazısı diğerinden üstündür. Ancak bazılarının daha üstün olması, diğerlerinin neticesi olan halimliğin kötü olmasını gerektirmez. Belki halimliğin her çeşidi fazilet ise de, insan için evla olan halimliğinin en güzel sebebe dayanmasıdır. Ama halimlik, yukarıda zikredilen sebeplerden birine dayanmıyorsa, zillet olur.” (Edebü’d-Dünya Ve’d-Din)