Hediyeyi hediye etmek sünnet midir?
Hediyeyi hediye etmek sünnet midir?
Değerli Kardeşimiz;
Siyer-i Nebi’ye baktığımızda açıkça görülmektedir ki hediyeyi hediye etmek sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm) kendisine gelen hediyeleri bizzat kullandığı olmuşsa da çoğunlukla Ashabına (asm), bilhassa da ihtiyaç sahiplerine hediye ederdi.
O (asm) insanların en cömerdiydi. Kendisinden istenileni asla reddetmez hemen tasadduk ederdi:
“Bir keresinde bir kadın Hz. Peygamber'e (asm) bir harmânî takdim etti. O sırada orada bulunmakta olan birisi onu istedi. Hz. Peygamber de harmânîyi ona verdi.” (Buhari)
O (asm) en büyük insan vefat ettiğinde, ailesinin nafakası için zırhı rehinde idi. O, yiyecek, giyecek ve meskenden ihtiyacı kadar, en az ile yetinilecek kadarını kâfi görürdü. Asgarî ihtiyacından fazla hiçbir şeyi olmazdı. Elbise gözetmez, bulduğunu giyerdi. Ganimet ve hediye olarak kendisine gelen altın süslemeli kaftanları, yanında bulunanlara ve uzaktaki fakirlere paylaştırırdı. Çünkü giysilerle gösteriş yapmak, övünmek, onlarla süslenmek O'na (asm) ve O'nun (asm) getirdiği ölçülere göre bir şeref ve yücelik sebebi olamazdı.
O (asm) bir liderdi. Raiyyetinin arasında günlerce aç kalanlar vardı. İşte, Allah Resulü de (asm) kendi hayat standardını onlara göre ayarlamıştı. Teb’ası içinde, maddî hayat itibariyle en fakirane hayatı O (asm) yaşıyordu. Hem de bunu kendi ihtiyarıyla yapıyordu. İsteseydi müreffeh bir hayat yaşayabilirdi. Bu, O’nun (asm) için hiç de zor değildi. Zira, sadece kendisine hediye olarak gelenleri dağıtmayıp yanında bırakmış olsaydı, o gün için zengin bir hayat yaşamasına kâfi gelirdi. Buradan da açıkça anlaşılmaktadır ki hediyeyi hediye etmek Efendimiz’in (asm) ahlakındandır.
Hz. Peygamber (asm) ilme çok önem verirdi, onun en mühim bir özelliği öğretmenlikti; Müslümanlar bir hurma ağacının gölgesinde, bir evin kenarında ya da camide toplanarak O’nun (asm) öğrettiklerini öğreniyorlardı. Bir de daha ziyade bekâr ve kimsesizlerin barındığı yatılı bir okul vardı ki, buna “Suffe Okulu” deniliyordu. Bu okulun talebeleri sayı olarak 70-400 arasında değişiyordu. Peygamberimiz (asm), kendisine getirilen hediyelerin hemen çoğunu bu okulun talebelerine gönderirdi, zekât ve sadaka yardımlarını ise onlara aktarırdı. Çünkü Hz. Peygamber (asm) ve Ehl-i Beyt’i (ra) bu tür yardımlardan yararlanamazlardı. (Peygamberimizin Şemaili - Hüseyin ALGÜL)
Ashabı Suffe'den Ebu Hureyre (ra), yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:
"Bir gün son derece aç bir halde yolda otururken Ebu Bekir (ra) yoldan geçiyordu. Onun aciz halime dikkatini çekebilmek İçin Kuran'daki bir ayet hakkında soru sordum. Hâlime pek dikkat etmeden yanımdan geçti. Aynı şey Ömer'le (ra) de oldu; onun da dikkatini çekemedim. Daha sonra Resulullah (asm) yoldan geçiyordu. Beni görünce gülümseyerek:
“Benimle gel.” dedi. Eve vardığımızda Resulullah (asm) gördüğü bir bardak sütün nereden geldiğini sordu. Hediye olarak geldiğini öğrenmesi üzerine benden bütün Suffe halkını getirmemi istedi. Ben de herkesi getirdim. Resulullah (asm) bana bir bardak sütü herkese dağıtmamı söyledi…"(Mişkât)
İbn-i Ebi Şeybe ve Ahmed Bin Hanbel, Enes (ra)’dan rivayet ediliyor:
“(Bizans’a bağlı bir vali olan) Ukeydir, Hz. Peygamber’e (asm) bir çömlek kudret helvası hediye etti. Hz. Peygamber (asm) Ashabına (ra) parça parça dağıtıyordu. Cabir’e (ra) bir parça verdi. Cabir (ra) gitti, sonra geri geldi. Cabir (ra):
“Ey Allah’ın elçisi! Sen bana daha önce vermiştin.” dedi. Hz. Peygamber de (asm) onun kız kardeşini kastederek:
“Bu Abdullah’ın kızları içindir.” dedi.” (Ahmed Bin Hanbel, Hakim)
Görüldüğü üzere hediyeyi hediye etmek insanların en cömerdi olan Hz. Peygamber’in (asm) ahlakındandır.
Allah’a emanet olunuz…