Kıskançlıktan kurtulmak için ne yapmam lazım?
Hasetten kurtulabilir miyiz? Hasetten kurtulmanın yolları nelerdir?
Haset eden kişi ilk olarak bu halinin farkında olup ıslahına çalışmalıdır
Bir mü’mine yakışan, kıskançlık hissi içinde doğduğu zaman, bundan nefret edip def etmeye çalışmaktır. (Kütüb-i Sitte)
Haset eden kişi haset ettiği şeylerin akıbetini düşünmelidir
“Hasit (haset eden) adem, haset ettiği şeylerin akibetini düşünsün. Ta anlasın ki rakibinde olan dünyevi hüsün (güzellik) ve kuvvet ve mertebe ve servet fanidir (geçici), muvakkattir. Faidesi az, zahmeti çoktur. Eğer uhrevi (ahirete ait) meziyetler (işler) ise, zaten onlarda haset olmaz. Eğer onlarda dahi haset yapsa ya kendisi riyakardır -ahiret malını dünyada mahvetmek ister- veyahut mahsudu (haset ettiği kimseyi) riyakar zanneder, haksızlık eder, zulmeder.” (Mektubat)
İbn-i Şirin şöyle dedi:
“Dünyaya ait bir meseleden dolayı hiç kimseye haset etmedim. Çünkü o kimse, eğer cennet ehlinden ise ona dünya malından dolayı nasıl haset ederim. Zira dünya metaı cennette değersiz bir şeydir. Eğer cehennem ehlinden ise yine dünyaya ait işlerden dolayı ona nasıl haset edeyim? Zira o kimse, ateşe varacaktır.” (Zübdetü’l-İhya)
Hasetten kurtulmak için dua edilmelidir
Haset eden kimse, sürekli Allah'ın kendi lütfundan vermesi için dua etmelidir. Çünkü O, kendisi için hayırlı olan şeyi verir ve O her şeyi bilendir. (Tefhimül Kur'ân)
Haset eden kişi kıskançlığının hem dinine hem de dünyasına zararı olduğunu düşünmelidir
Kıskanan kimse bilmeli ki, kıskançlığı dinine ve dünyasına zarar verir; kıskanılan kimseye zararı dokunmayıp, aksine onun hem dünyasına hem de dinine menfaat sağlar. (İhya-u Ulumiddin)
Asmaî, bir Arabî'ye:
“Ömrün ne kadar uzun?” demiştir. O da:
“Haset etmedim; rahat yaşadım.” diye cevap verir. (Edeb-i Dünya ve-d Din)
Haset gibi kalp hastalıkları, ilim ve amelle tedavi edilebilir
Haset (kıskançlık) kalbin en büyük hastalıklarındandır. Kalp hastalıkları ise ancak ilim ve amel ile tedavi edilebilir. Haset hastalığını tedavi edebilmek için öncelikle hasedin din ve dünya için getirdiği zararları bilmek, bu hususta ilim sahibi olmak gerekir. Üstelik haset, haset edilen kimseye zarar getirmez.
Haset hissi gelen kişi, bunun şeytandan gelen bir hile olduğunu hatırına getirmelidir
Kıskançlığı tedâvî etmenin yolu, şeytanın isteklerini yerine getirmeyerek, hatta aksini yaparak, ona hükmetmesini öğrenmektir. Mesela, içindeki kıskançlık duygusu birisini kötülemesini istediğinde kişi, bunu şeytanın kendisi için hazırladığı tuzağa düşmek demek olduğunu anlayarak tersini yapmalı; onu övmelidir. Kendisinden, birisine karşı kibirli davranmasını istediğinde, karşı koyarak tevazu göstermeli; vermemeyi fısıldadığında vermelidir. Kişinin bu davranışları, karşısındaki insanı memnun eder ve onun tarafından sevilmesine neden olur. Bu şekilde karşılıklı sevgi başlar ve zamanla kıskançlık hastalığı yok olur. (Şafi Ansiklopedisi)
Haset eden kişi ölümü ve ahiret azabını aklına getirmelidir
Ebu Derda (ra) buyurdu:
“Her hangi bir kul, fazlasıyla ölümü hatırlarsa, onun sevinmesi azalır; hasedi pek az olur.” (İhya-u Ulumiddin)
Haset eden kimse sadece kendini perişan eder. Haset edilen kimsenin durumunda bir bozulma, bir kötüleşme olmaz. O halde, kişi bir âhiret hesabı ve korkusu çekmese bile, aklın gereği olarak bu yararsız azaptan kurtulmayı istemelidir. Üstelik, ahirette neden olacağı ceza da unutulmamalıdır. (Şafi Ansiklopedisi)
Haset eden kişi, kıskançlığın telkin ettiği şeylerin tam tersini uygulamalıdır
Kıskanan kişi, kıskançlığının gerektirdiği her şeyde bu halini kontrol altına almalıdır. Söz ve davranış olarak kıskançlığın telkin ettiği şeylerin tam tersini uygulamalıdır. Mesela kıskançlık, kendisini kıskandığı kişinin aleyhinde laflar etmeye sevkediyorsa, tam ters bir davranış sergileyerek onu övmeye çalışmalıdır. Kırıcı hareketlerinden dolayı özür dilemeli; kıskançlığı yapmakta olduğu iyiliklerini kesmeye sevkediyorsa, iyiliklerini daha da artırmalıdır. (İhya-u Ulumiddin)
Haset eden kişi kıskandığı kişiyle hediyeleşmelidir
Kıskançlıktan kurtulmak için, kıskanılan kişiye hediye gönderilmeli; nasîhat vermeli; onu medhetmelidir. Ona karşı tevâdu' (barış) göstermelidir. Onun nimetinin artmasına dua etmelidir. (Kütüb-i Sitte)