Umre nasıl yapılır?
Selamın aleyküm, Nasip olursa yakında umreye gideceğim. Umre hakkında çok fazla bilgim yok. Umre yaparken nelere dikkat etmemiz lazım? Umreden en iyi şekilde istifade edebilmemiz için tavsiyeleriniz neler olur? Dolu dolu geçirmek için neler yapmalıyız? Şimdiden teşekkürler. Allaha emanet olun..
Aleyküm Selam Değerli Kardeşimiz;
Ve İbn Umer (ra): Her bir kimse üzerinde muhakkak bir hac ve bir umre borcu vardır, demiştir. İbn Abbas da (ra):
“Şübhesiz ki umre, Allah'ın kitabında hac ile beraber zikredilmiştir: “Hacca da, umreyi de Allah için tam yapın...”(Bakara, 196) buyruldu, demiştir.
Umre, belli bir vakte bağlı olmaksızın, usulüne göre ihrama girdikten sonra Kâbeyi tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa'y etmekten ibarettir. Tavaf ve Sa'y den sonra tıraş olarak ihramdan çıkılır. Böylece Umre tamamlanmıştır. (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/465-466)
Hanefî ve Mâlikîler'e göre müslümanın ömründe bir defa umre yapması müekked sünnettir. Şâfiî ve Hanbelîler'e göre ise farzdır. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, s.387 )
Umrenin Farz ve Vâcipleri
Hanefîler'e göre, umrenin farzları ihram ve tavaf olmak üzere ikidir. Bunlardan ihram şart, tavaf ise rükündür. Şâfiî ve Hanbelîler'e göre bu dört nüsük yani ihram, tavaf, sa‘y ve tıraş birer rükündür. Mâlikî mezhebinde ise, ilk üçü rükün, tıraş ise vâciptir.
Umrenin kısaca yapılışı
Bulunulan yere göre mîkat sınırında veya Harem bölgesi dışında usulüne göre ihrama girilir. Harem-i Şerif’e gelince:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أُرِيدُ الْعُمْرَةَ فَيَسِّرْهَا لِي وَ تَقَبَّلْهَا مِنِّي ياَرَبَّ الْعاَلَمِينَ
“Allah’ım, senin rızanı kazanmak için umre tavafını yapmak istiyorum. Onu bana kolay eyle ve kabul buyur!” diye niyet edilerek umre tavafı yapılır. Tavaf namazı kıldıktan sonra, “Allah’ım, senin rızanı kazanmak için umrenin sa’yını yapmak istiyorum. Bana kolaylık ver ve onu benden kabul eyle!”diye niyet edilip Safa ve Merve arasında umre’nin sa’yi yapılır. Sa’y tamamlandıktan sonra, uygun bir yerde saçlar dipten traş edilir ve kısaltılır. Böylece umre tamamlanmış ve ihramdan da çıkılmış olur. (Diyanet İlmihali 1, İman ve İbadetler, Hac ve Umre, s.547)
Umre yapan kişi niyetini şu şekilde yapmalıdır;
“Allah’ım! Umre yapmak istiyorum, onu benim için kolay kıl ve benden onu kabul et. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Hac ve Umre Amelleri, c.3, s.469)
Umre’nin Yapılış Şekli
1) Umre Haccı yapacak olan zat, afaki (mikat dışından) olduğuna göre, mikat yerinde ihrama girer. Mekke halkından ise, harem bölgesi dışından ihrama girer. Daha önce açıklandığı gibi elbisesini çıkarır ve iki parçadan ibaret dikişsiz ve beyaz örtüleri takınır. Sonra:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أُرِيدُ الْعُمْرَةَ فَيَسِّرْهَا لِي وَ تَقَبَّلْهَا مِنِّي ياَرَبَّ الْعاَلَمِينَ
“Allahümme innî uridü'l-umrete feyessir-ha lî ve tekabbelha minnî “ Allah'ım! Ben umre yapmak istiyorum, onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur,” diye yalnız umreye niyet eder. Sonra “Lebbeykallahümme Lebbeyk...”
لَبَّيْكَ اَللّٰهُمَّ لَبَّيْكَ، َلبَّيْكَ لاَشَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ، اِنَّ الْحَمْدَ وَ النِّعْمَةَ لَكَ وَ الْمُلْكَ، لاَشَرِيكَ لَكَ.
diye telbiyede bulunur. Farz hacda yasak olan işler, umrede de ihramda bulundukça yasaktır. Yolculukta telbiye getirmeye devam eder.
2) Mekke'ye girince, Umre için tavafta bulunup bildiğimiz şekilde Kabe etrafında yedi defa dolaşır. Hacer-i Esved'i her defasında selâmlar. İlk üç şavtında (devrinde) sürat gösterir, tekbir ve tehlilde bulunur.
3) Bu tavaftan sonra Safa ile Merve arasında, sa'y eder. Bundan sonra başının saçlarını traş eder veya kısaltarak umresini tamamlar. Kabe'yi tavaf eder. İstediği elbiseyi giyebilir. Kendisinde ihramda haram olan şeyleri helâl olur.
Tavafın dört şavtı (devri), umrenin rüknüdür. Ondan sonra geri kalan üç savt ile Safa-Merve arasında yedi defa yürümek, saçları tıraş etmek veya kısaltmak da umrenin vaciplerindendir.
Umre'nin şartları, haccın şartları gibidir. Yalnız umre için belli bir vakit gerekli değildir. Her mevsimde yapılabilir. Buna göre ihram da Umrenin bir şartıdır.
Umre'nin sünnetleri ve edepleri de, Hacdaki Safa-Merve arasında olan sa'ydan itibaren sonuna kadar olan sünnetleri ve edepleri gibidir. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, Hac Kitabı, s. 390)
Umre Tavafı’na Başlarken Yapılacak Niyet
Ya İlahi! Ben Aziz ve Celil olan yüce Allah’ın rızası için (Ya rab, Senin rızan için) Beyt-i Haram’ını (Kâbe’yi), Umre Tavafı niyetiyle yedi şavt olarak tavaf etmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur. (Mealli Hac Ve Umre Duaları, Hayrat Neşriyat, s.16)
Tavaf, lügatte ziyaret etme, bir şeyin etrafında dolaşmak manasındadır. Tavaf edene “Taif”, tavafa mahsus yere de “Metaf” denir. Tavaf ıstılahta Kâbe-i Muazzama’nın çevresinde yedi defa dolaşmaktan ibarettir.
İşte bu Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeden tavafa başlanır, Beyt-i Muazzam sola alınarak Beyt-i Muazzam’ın kapısına doğru sağa gidilmek sureti ile devir yapılır. Böylece her devir (dolaşma), Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeden başlar. Orada son bulur. Bu devirlerin her birine bir “şavt” denir. Bu halde yedi şavt da bir tavaf olmuş olur.
Gerek tavafa başlarken ve gerek tavaf esnasında Hacer-i Esved’in önüne geldikçe ona yönelinir, namazda durur gibi tekbir ve tehlil ile mübarek taşa eller kaldırılıp sürülür ve mümkün ise öpülür. Bunlar mümkün olmayınca karşıdan el sürmek işareti yapılır. . (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, s.389,390)
Tavaf yaptıktan sonra, iki rekât tavaf namazı kılınır
İsmâil İbnu Ümeyye (merhum) anlatıyor: “Zührî'ye, “Atâ: “Farz namaz, iki rekatlik tavaf namazının yerini de tutar" diyor, (ne dersiniz)?” dedim. Şu cevabı verdi:
“Sünnete uymak daha iyidir. Resûlullah (asm) yedi şavtlık bir tavaf yaptı. Mutlaka onun için iki rekatlik bir tavaf namazı kılmıştır.” (Buharî, Hacc 69)
Tavaftan sonra Makam'ın gerisinde iki rekât kılınır. Buna "sünnet" diyen, “vacip” diyen olmuştur. Bu tavafa tâbidir, tavaf sünnet ise namaz da sünnettir, vacipse namaz da vaciptir.(Kütüb-i Sitte, c.5, s.474,475)
Hz. Câbir (ra) anlatıyor: "Resûlullah (asm), iki rekatlik tavaf namazında iki İhlâs sûresini yani: Kul yâ eyyuhe'lkâfirûn ve Kul hüvallahü ehad sûrelerini okudu.” (Tirmizî, Hacc 43, (869)
Bu rivayet sebebiyle tavaf namazının birinci rekatında Kâfirûn, ikinci rekatında ise İhlâs suresinin okunması müstehab addedilmiştir. Bunların okunmasındaki istihbabın sebebini surelerin tevhitten bahsetmesinde arayanlar olmuştur. Zira tavaf da sırf Allah için yapılmakta, ihlâs bulunmaktadır. (Kütüb-i Sitte, c.5, s.475)
Tavaf bir nevi namaz gibidir
İbnu Abbâs (ra) anlatıyor: "Resûlullah (asm) buyurdular ki: "Beytullah etrafındaki tavaf, namaz gibidir. Ancak bunda konuşabilirsiniz. Öyle ise, kim tavaf sırasında konuşursa sadece hayır konuşsun." (Tirmizî, Hac 112, (960), Nesai, Hac 136, (5, 222)
Hadesten ve necasetten tahâret, setrü'l-avret, sevab, Beytullah'a bağlanmak vs. bunda da mevcut. Ancak, namazda konuşma yoktur. Tavafta buna müsaade edilmiştir. Fakat bunun imkân nisbetinde az olması ve hayırlı olması gerekmektedir. (Kütüb-i Sitte, c.5, s.481)
Tavaf bir nevi namazdır. Allah Teâlâ’ya heyecan ile muhabbet ve tazimin bir alametidir. Arşı İlahi etrafında dolaşan kutsi meleklerin hallerine bir benzeyiş tarzıdır. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, s.389,390)
Nesâî'nin bir başka rivayetinde şöyle buyrulmuştur:“Tavaf sırasında az kelâm edin. Zira sizler namazdasınız.” (Kütüb-i Sitte, c.5, s.482)
Umre Sa’yine Başlarken Yapılacak Niyet
Ya İlahi! Ben Aziz ve Celil olan yüce Allah’ın rızası için (Ya rab, Senin rızan için) Safa ve Merve arasında umre sa’yi niyetiyle yedi şavt olarak sa’y yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur. (Mealli Hac Ve Umre Duaları, Hayrat Neşriyat, s.44)
Sa’y, Safa ile Merve, Mekke-i Mükerreme de Mescid-i Haram’ın hemen civarında basamaklı iki tepedir. Bunlar genişçe bir cadde ile birbirine bağlıdır. Safa’dan başlayıp, Merve’ye dört ve Merve’den Safa’ya üç defa gidip gelmek vacip bir vazifedir ki, bu yedi geliş gidişe “Sa’y” denir. Umre için yapılan sa’y, umre tavafından sonra yapılır.
Bu hareket tarzı, bütün kâinatın malik ve hâkimi olan Allah Teâlâ Hazretlerine tazimleri, ihtiyaçları arz için Beyt-i ulûhiyetinin mukaddes kapısı önünde bir şevk ve heyecan ile tekrar tekrar gidip gelmenin, ilahi huzura kabul edilmeyi beklemenin bir remzi demektir. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, s.399,400)
Sa’y sırasında dua etmek sünnettir
Hz. Aişe (ra) anlatıyor: "Resulullah (asm) buyurdular ki;
“Beytullah'ı tavaf etmek, Safâ ve Merve arasında sa'y etmek ve şeytan taşlamak Allah'ı zikretmek için emredilmiştir.” (Ebu Dâvud, Menâsik 51, (1888); Tirmizî, Hacc 64, (902)
Aliyyu'l-Kârî, bu hadisi şöyle açıklar: “Yani bu sayılan mübarek yerlerde Allah'ı zikretmek için onlar menâsik kılınmıştır. Sakın ha gâfil olunmaya! Beytullah'ın etrafında tavaf ve vakfeler dua için emredilmiştir. Zira, bu iki yerde yapılan ibadetler parlaktır. Şeytan taşlama ile Safâ ile Mere arasında sa'y de, Allah'ı zikretmek için sünnet kılınmıştır. Yani atılan her taşla birlikte tekbir getirmek sünnettir, sa'y sırasında da dualar sünnettir.” (Kütüb-i Sitte, c.5, s.503)
Hz. Câbir (ra) anlatıyor;
“Resulullah (asm) Safa tepesinde durduğu zaman üç kere tekbir getirip sonra: Allah'tan başka ilah yoktur. O tekdir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir, O her şeye kadirdir” derdi. Ve bunu üç sefer tekrar eder, dua okurdu. Aynı şeyi Merve tepesinde de yapardı.” (Muvatta, Hac 127, (1, 372), Müslim, Hac 147, (1218)
Abdullah İbnu Sâib anlatıyor: “Safâ ile Merve arasındaki tavaf sırasında Rasulullah'ın (asm) şöyle dua ettiğini işittim;
رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Rabbimiz bize dünyada hayır ver, ahirette de hayır ver ve bizi ateş azabından koru.”(Ebu Dâvud, Menâsik 52, (1892)
Mü'min, duaların makbul olduğu o mübarek yerlerde bu çeşit cami dualarla dua etmeli, dünyevî, maddî, müşahhas, fani şeyleri talep ederek vaktini heder etmemelidir. (Kütüb-i Sitte Hac ve Umre c.5, s.504)
Nâfi'nin (ra) anlattığına göre, İbnu Ömer'i (ra) Safa tepesi üzerinde şöyle dua ederken işitmiştir:
اللَّهُمَّ إنَّكَ قُلْتَ ادْعُونِى اسْتَجِبْ لَكُمْ، وَإنَّكَ َ تُخْلِفُ المِيعَادَ، وَإنِى أسألُكَ كَمَا هَدَيْتَنِى لِ“سَْمِ أنْ َ تَنْزِعَهُ مِنِّى حَتَّى تَتَوَفَّانِى وَأنَا مُسْلِمٌ
“Ey Allah'ım, Kitab-ı Mübîn'inde: “Bana dua edin size icâbet edeyim!” (Gâfir, 60) diyorsun, sen sözünden dönmezsin. Ben şimdi senden istiyorum: Bana hidayet verip İslâm'ı nasib ettin, onu geri alma. Son nefesimi Müslüman olarak vermemi nasib et.” (Âmin). (Muvatta, Hac, 128, (1, 372-373)
Rezîn şunu ilâve etmiştir: “(İbnu Ömer), üç kere tekbir getirir ve şöyle derdi: “Allah'tan başka ilâh yoktur, O tekdir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, bütün hamdler O'na âittir, O her şeye kâdirdir.” Bunu da yedi kere tekrarlardı. Merve'de de, her şavtta aynı şeyleri tekrar ederdi. (Kütüb-i Sitte, c.5, s.505)
لاإلهَ إَّ اللّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ عَلى كلِّ شَئٍ قَدِيرٌ
Safa ile Merve Allah’ın (cc) şeairindendir
“Muhakkak ki Safâ ile Merve, Allah’ın (hac ve umre ibâdeti için ta‘yîn ettiği) şeâirinden (alâmetlerinden)dir. Bu yüzden Kâbe’yi hacceden veya umre yapan kimsenin, artık o ikisini tavâf etmesinde (ikisi arasında sa‘y ederek, yürümesinde) üzerine bir günah yoktur. Kim de gönlünden koparak (fazladan) bir hayır işlerse, o takdirde şübhesiz ki Allah, Şâkir (bütün iyiliklerinize fazlasıyla mükâfât veren)dir, Alîm (yaptığınız herşeyi bilen)dir.” (Bakara,158)
Sa’y edildikten sonra, saçlar kısaltılıp ihramdan çıkılır
Ve Atâ, Câbir'den söyledi ki, Peygamber (asm) (Veda Haccı'nda beraberinde bulunan) sahabelerine niyet etmiş oldukları haclarını umreye çevirmelerini, Beyt'i ve Safa ile Merve arasını dolaşmalarını, sonra saçlarını kısaltıp ihramdan çıkmalarını emretmiştir. (Sahih-i Buhari ve Tercümesi, Umre, c.4, s.1688)
Umre için ihrama girmiş kimse için bazı yasaklar vardır
Hac veya Umre için ihrama girmiş olanların din yönünden yapması yasak olan şeylere “Cinayet’ül-Hac: Hac Yasakları” denir. Burada kasıt, yanılma, hataya düşme ve unutma birdir. Şafiîlerce hata ve unutma cezası bağışlanmıştır.
Hac ve Umre'ye ait yasaklar (cinayetler) şu beş kısma ayrılır:
Yapılmalarından dolayı yalnız birer dem (koyun veya keçi) kurban edilmesi gereken cinayetler:
Bülûğ çağına ermiş olup da ihrama girmiş bulunan bir kimsenin bir uzvuna (organına) tamamen veya bir uzvu miktarı olacak şekilde değişik yerlerine hoş kokulu bir şey sürmesi, başına kına yakması, yağ sürünmesi, tam bir gün akşama kadar dikişli bir elbise giyinmesi veya başını örtülü bulundurması, başının en az dörtte birini traş ettirmesi, fazla tüylerini gidermesi, tırnaklarını kesmesi, haccın vaciplerinden birini (mikatta ihrama girmeyi) terk etmesi, cünüp veya hayız olarak kudüm veya veda tavafı yapması veya abdestsiz olarak ziyaret tavafında bulunması gibi..
Kıran haccında bu yasaklardan biri yapılırsa, iki ihramın hürmetini korumak için iki kurban (dem) gerekir.
Böyle irade ile yapılmalarından dolayı kurban kesilmesi gereken şeylerden biri, bir zaruret ve illet sebebiyle yapılsa, bu işi yapan serbest kalır; dilerse Harem'de bir kurban keser, dilerse istediği yerde üç gün oruç tutar, dilerse altı fakire birer fitre miktarı sadaka verir. Bu sadakanın Mekke fakirlerine verilmesi daha faziletlidir. Verilecek bu sadakada temlik (mal sahibi etmek) caiz olduğu gibi, ibahe (ikram suretiyle yemek yedirme) de caizdir. İmam Muhammed'e göre ibahe caiz değildir.
Yapılmasından dolayı Bedene (deve veya sığır) kurban edilmesi gereken cinayetler:
Bunlar, Arafat'ta vakfeden sonra daha tıraş olmadan veya saçları kısaltmadan önce kurulan cinsel ilişki ile ziyaret tavafını cünüp, hayız veya nifas hallerinde yapmaktan ibarettir. Bununla beraber herhangi bir tavaf, taharet haline yeniden yapılırsa cezası düşer.
Arafat'da vakfeden sonra saçları tıraştan veya kısaltmadan önce, bir mecliste cinsel ilişki tekrarlansa, yalnız bir Bedene (deve veya sığır) gerekir. Meclis değişecek olsa, birinci ilişkiden dolayı bir Bedene (deve veya sığır), diğerlerini için de dem (koyun) gerekir. Çünkü birinci ilişkide tavafa noksanlık gelmiştir. Böyle noksan bir tavaf için de "Dem" yeterli olur. Fakat tıraş olduktan sonra veya saçları kısalttıktan sonra, ziyaret tavafının tamamından veya ilk dört şavtından önce ilişkide bulunsa, yalnız bir koyun kesmek yeterli olur.
Buna göre, ziyaret tavafının tamamından veya dört şavtından sonra kurulacak ilişki ile ceza olarak ne bedene ne de dem gerekir.
Her birinin yapılmasından dolayı yarım sa' (bir fitre miktarı) beş yüz yirmi dirhem sadaka verilmesi gereken cinayetler:
Bunlar, ihramda bulunan bir kimsenin uzuvlarından (organlarından) birinin az bir kısmına hoş kokulu bir şey sürmesi, bir günden az dikişli elbise giymesi veya başını örtmesi, başının dörtte birinden azını tıraş etmesi, yalnız bir tırnağını kesmesi, başkasını tıraş etmesi, başkasının tırnağını kesmesi, abdestsiz olarak, Kudüm tavafı veya Veda tavafı yapması gibi şeylerdir.
Tedavi için hoş kokulu şey kullanılması, ceza gerektirirse de, zeytinyağı gibi bir yağ kullanılması ceza gerektirmez. Kırık bir tırnağı koparmak da caizdir; çünkü bunda büyüme hali kalmamıştır.
Her birinin yapılmasından dolayı bir fitre miktarından, yarım sa'dan (beş yüz yirmi dirhem buğdaydan) az bir sadaka verilmesi gereken cinayetler (yasaklar):
Bunlar, ihramda bulunan kimsenin çekirge öldürmesi, kendi üzerinde bulunan biti öldürmesi veya onu yere atması, başkasının üzerindeki biti öldürmesi için onu göstermesi gibi işlerdir.
İhramda iken bunlardan birini yapan kimse, dilediği bir miktar sadaka verir.
Öldürülen bitler üçten çok ise, bir fitre miktarı sadaka verilir. Yolda görülen bir biti öldürme
yasak değildir, bunun için cezası yoktur. Çünkü bu, aslında eziyet veren bir hayvan olduğundan öldürülmesi caizdir.
İhramda bulunan kimse, ihramdan çıkıncaya kadar hazin, perişan ve mütevazı bir hal içinde ihtiyacını Yüce Allah'a arz etmesi gerektiğinden üste başa düzen verilmemesi biri kulluk ve ihtiyaç nişanının bir ifadesi olur.
Her birinin yapılmasından dolayı bedel değer ödemek (Zıman) gereken yasaklar (cinayetler)dir:
Bunlar da ihramda bulunanın av hayvanlarını öldürmesinden veya Harem Bölgesindeki yaş ağaçları ve yeşil otları kesip koparmasından ibarettir. Bunun için İhramda olan kimse (muhrim), gerek Harem Bölgesinde ve gerek Harem dışında hiçbir kara hayvanını öldüremez ve öldürülmesi için de onu başkasına gösteremez.
Yine, ihramda olan bir kimse, Harem bölgesindeki yaş ağaçları ve yeşil otları kesemez. Bunları yapınca, kıymetlerini öder.
Şöyle ki:
Öldürülen hayvan eti yenmeyen hayvanlardan ise, onun cezası bir koyun veya keçi kurban etmekten ziyade olmaz. Fakat eti yenilir hayvanlardan ise, öldürüldüğü yerdeki kıymeti, iki adalet sahibi kimse tarafından belirlenerek tamamen sadaka verilir. Eğer bu kıymet bir fitre miktarından az ise, buna karşılık bir gün oruç tutmak da yeterlidir.
Bununla beraber kıymeti bir kurban değerine eşitse, yasağı işleyen serbesttir. Dilerse bu kıymet karşılığında fakirlere dağıtılmak üzere fitre miktarı buğday, arpa ve hurma alır. Dilerse her fitre miktarı karşılığında birer gün oruç tutar. Bu oruç değişik zamanlarda da tutulabilir.
Öldürülen hayvan av için öğretilmiş doğan ve köpek gibi bir hayvan ise, sahibine öğretilmiş olduğuna göre kıymeti ödenir. Ayrıca öğretilmemiş olduğuna göre de fakirlere kıymeti sadaka olarak verilir.
Ağaçlara ve otlara gelince, bunlara kendiliğinden bitmiş olup kimseye ait değilse, Harem Bölgesinin hakkını korumak için kıymetleri sadaka olarak verilir. Fakat bir kimsenin mülküne ait ise, birer kıymetlerini de sahiplerine vermek gerekir.
Harem Bölgesindeki bir ağacın yalnız yapraklarını almak, ağaca zarar vermezse caizdir. Bundan dolayı ceza gerekmez. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, s.412,413, 414)
O mübarek topraklarda her an, istifadeli bir surette geçirilmelidir
Umredeki her ibadeti Allah’ın (cc) rızası için halis bir niyet üzere yapmak gerekir.
Hz. Cabir anlatıyor: “Resulullah (asm) buyurdular ki; Benim mescidimde kılınacak bir namaz onun dışında ki mescitlerde kılınan bin namazdan efdaldir. Ancak Mescid-i Haram hariç. Zira Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz, diğer mescitlerle kılınan yüz bin namazdan efdaldir.” (Kütüb-i Sitte, Namaz, c.17, s.101,102 (6408)
Ebû Hureyre’den (ra): Allah Resulü (asm) buyurdu;
“Hacılar ve umreciler Allah'ın ziyaretçileridir, O’na dua ettiklerinde onlara icabet eder, bağışlanma dilediklerinde de onları bağışlar.”(Cem’ul-Fevaid, c.3, s.183,184, İbn Mâce (3125)
O mukaddes mekânda, Allah’ın (cc), Peygamber Efendimiz’in (asm) ve sahabelerin huzurunda, dünya ile alakalı boş ve lüzumsuz şeyleri terk etmek, daima Allah’ın rızasına ulaştıracak ibadetlerle meşgul olmak gerekir. Dünya ve ahiret afiyeti için hayırlı dualarda bulunulmalı, Peygamber Efendimiz’in (asm) ve diğer peygamberlerin makbul olmuş dualarıyla dua etmeli, Peygamber Efendimize (asm) ve Ashabına salât ve selam getirilmelidir. Geçmiş günahların bağışlanması için bol bol istiğfar edilmeli, Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim ile iştigal halinde olunmalıdır. Eğer varsa kaza namazları kılınmalı veya Mescid-i Haram gibi mübarek mescitlerde nafile namazları kılınmalıdır. Daima zikir ve sair virtler okunarak, umre ibadeti en istifadeli bir surette değerlendirilmelidir.
Umre ibadeti daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günahlara kefarettir
Ebû Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre Resûlullah (asm) şöyle buyurdu:
"Umre ibadeti daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günahlara kefarettir. Mebrûr haccın (kabul edilmiş haccın) karşılığı ise ancak cennettir." (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbni Mâce)
Umre bir nevi cihad hükmündedir
Ebû Hureyre (ra): Allah Resulü (asm) buyurdu;
"Yaşlının, küçüğün, zayıfın ve kadının cihadı hac ile umredir." (Cem’ul-Fevaid, c.3, s.183, Nesai (3124)
Umre fakirliği ve günahları bertaraf eder
Bezzâr, Câbir'den benzerini şu farkla rivayet etmiştir:
"Onlar (hac ile umre), fakirlik ve günahları bertaraf ederler. (Cem’ul-Fevaid, c.3, s.180 (3115) Bezzar (1147)
Umrenin ecri, yüklenilen yorgunluk miktarına göredir
El-Kasım ile el-Esved, ikisi şöyle demişlerdir: Aişe (ra);
“ Ya Resulallah! İnsanlar hac ve umre ibadetlerinin ikisini de yapmış olarak dönüyorlar; ben ise bir hac ibadetiyle dönüyorum” dedi.
Peygamber (asm) tarafından kendisine;
"Bekle, temizlendiğin zaman, Ten'îm'e kadar çık, oradan umre niyetiyle ihrama girip telbiye et! (Umreni tamamladıktan sonra) filan yere bizim yanımıza gel! Lâkin yapacağın umre, senin yükleneceğin harcama miktarına göre veyahut uğrayacağın yorgunluk nev’ine, derecesine göredir" buyurdu. (Sahih-i Buhari ve Tercümesi, Umre c.4, s.1683)
Tavafın çeşitleri ve sahih olmasının şartları ile ilgili geniş malumat için tıklayınız.
Cenab-ı Hak umrenizi kabul buyursun. Allah’a emanet olunuz.