Kadının kocasına karşı olan vazifeleri nelerdir?
Kadının kocası üzerindeki vazifeleri nelerdir?
“Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. O sebeple ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadından) üstün kılmıştır. Birde (erkekler onların) mallarından infak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır." (Nisa, 34)
“Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım kadına kocasına secde etmesini emrederdim.” (Tirmizi)
Hz. Aişe (ra) anlatıyor: "Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim ve eğer bir erkek karısına kırmızı bir dağdan siyah bir dağa ve siyah bir dağdan kırmızı bir dağa taş taşımayı emretseydi, uygun olan, kadının bu emri yerine getirmesidir." (Buhari, Müslim)
Kadının eşine karşı olan diğer vazifelerini de yine Peygamber Efendimiz’in (asm) hadis-i şeriflerinden anlıyoruz.
İbn Abbas şöyle anlatıyor: Haysam kabilesinden bir kadın gelip “Ben kocası olmayan bir kadınım, evlenmek istiyorum. Acaba kocanın eşi üzerindeki hakkı nedir?” diye sorunca, Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:
• Kocanın eşi üzerindeki hakkından birisi; kocası onu yatağa davet ettiği zaman, o devenin sırtında bile olsa kocasını reddetmemesidir.
• Yine kocanın hakkından birisi de kocanın izni olmaksızın onun evinden herhangi bir şeyi başkasına vermemesidir. Eğer kocasından izin almadan onun evinden başkasına bir şey verirse günahı onun boynuna, sevabı ise kocasına yazılır.
• Kocanın hakkından birisi de, kocanın izni olmaksızın nafile oruç tutmamasıdır. Eğer kocanın izni olmadan nafile oruç tutarsa, boşu boşuna acıkmış ve susamış olur, o oruç kendisinden kabul olunmaz.
• Eğer kocanın izni olmadığı halde kocasının evinden çıkarsa, eve dönünceye veya tevbe edinceye kadar melekler ona lânet okurlar. (Beyhaki)
• Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak ölürse, o kadın Cennet’e girer. (Tirmizî)
• Resûlullah (asm) şöyle buyurmaktadır: Kadın kocasının izni olmadan evine kimsenin girmesine izin veremez.
• Ümmü Seleme (ra) şöyle anlatıyor: Hz. Meymûne Resûlullah’ın (asm) yanındayken ben de oradaydım. Tesettürle emrolunduktan sonra İbn-i Ümmü Mektûm oraya gelmişti. Resûlullah (asm) bize hitaben; Ondan sakının yani örtünün buyurdu. Biz; O âmâ değil mi, o bizi göremiyor ve bilemiyor? Deyince Resûlullah (asm) cevaben şöyle buyurdular: Siz de mi âmâsınız? O sizi görmese bile siz onu görüyorsunuz. (Ebû Dâvûd)
• Hz. Âişe’den (ra) rivayetle Resûlullah (asm) şöyle buyuruyor: Bereket yönünden kadınların en hayırlısı, geçimi (idaresi) en kolay olanıdır. (Beyhâkî)
*Erkeğin kadınına karşı borçları nafakadır: Yiyecek, giyecek, mesken temini. Dinimiz bunların asgarî miktarını tayin ederken devrin şartlarını, örfü, kadının geldiği ailenin iktisadî seviyesini göz önünde bulundurmuştur. Nikâh akdi, istihdam(kadını hizmetlenme) akdi değildir. Bu sebeple yemek yapmak, evi süpürmek, çamaşır yıkamak gibi dahili; dükkanda, tarlada çalışmak gibi harici işleri yapmakla mükellef değildir. Kadın, bu çeşit hizmetlerin görülmesi için, masrafı kocası tarafından karşılanmak üzere en az bir hizmetçi tutmak “hakkına sahiptir. Kadın bir kısım ev işlerini yapıyorsa bunu hukukî bir mecburiyet olarak değil, bir iyilik, hoş bir âdet, örf olarak yapar. Bu çeşit işleri yapmak istemese kocası onu zorlayamaz. Bu davranışı sebebiyle kadın günahkâr da olmaz. Ona terettüb eden hukuki vecîbe: Kocasından izin almadan evden ayrılmaması, kocasının istemediklerini eve almaması, çağırdığı takdirde yatağa gelmemesi. (Kütüb-i Sitte)
Ebu'l Verd İbnu Sümâme anlatıyor: "Hz. Ali (ra) İbnu Ağyed'e dedi ki: "Sana kendimden ve Resulullah’ın (asm) kızı Fâtıma’dan (ra) -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim mi?''
"Evet, bahsedin!'' dedim. Bunun üzerine:
"Fâtıma (ra) değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Resûlullah'a bir kısım köleler getirilmişti.. Fâtıma 'ya:
"Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim. Gitti. Aleyhisselâtu vesselâm'ın yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve geri döndü. Ertesi gün Resulullah (asm) Fâtıma'ya gelerek:
"Kızım ihtiyacın ne idi?" diye sordu. Fâtıma sükût edip cevap vermedi. Ben araya girip:
"Ben anlatayım Ey Allah'ın Resülü!'' dedim ve açıkladım: "Fatıma'nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Resulullah:
"Ey Fatıma, Allah'tan kork, Allah'a olan farzlarını eda et, ailenin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzüç kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır.." buyurdular. Fatıma (ra):
"Allah'dan ve Allah'ın Resulünden razıyım" dedi. Resulullah (asm) ona hizmetçi vermedi." (Buhari, Müslim)
Bu zikrettiğimiz maddeler İslam adabında kadının eşine karşı vazifeleridir. Bununla beraber kadın eşinin anne ve babasına da hürmet ve saygıda bulunmasının fazileti büyüktür. Çünkü dinimiz büyüklerimize karşı hürmet ve muhabbetti emreder.