Arkadaşın ahlaka tesiri var mıdır?

Arkadaşın ahlaka tesiri var mıdır? Dost edinmek güzel ahlak alameti midir? Dost edinilecek kişilerde aranılması gereken vasıflar nelerdir?

Değerli Kardeşimiz;

Arkadaşın ahlak üzerindeki etkisi büyüktür
Arkadaşın insan üzerindeki etkisi çok büyüktür. Arkadaş insanı doğru yola da götürebilir, yanlış yola da.
Malumdur ki; insan kime (mukarin) yakınsa ona uyar, kim ile yiyip-içerse onunla hemhal olur. Sohbetlerin, ülfetlerin ruh üzerinde büyük tesiri vardır. O halde insan daima iyi zatlar ile hemsohbet olmayı bir nimet bilmelidir. Aksi takdirde ahlak bozulur, diyanet zayıflaşır, şeref ve şan zevkle yüz tutar, hakiki istikbal söner gider. [1]
Bunun öncesinde dost edinebilme meziyeti de güzel ahlaka sahip kimselerin özelliğidir.
Dostluk kurmak güzel ahlakın alametidir
İnsanlarla anlaşmak, kaynaşmak, birbirini sevip dost olmak güzel ahlakın meyvesidir. Resulullah (asm) şöyle buyurmaktadır:
“Hiç şüphesiz Allah-ü Teala kıyamet günü:
“Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim.” buyurur.” [2]
Dostluk iyi huyun, ayrılık kötü huyun meyvesidir
Malumdur ki; dostluk, iyi huyun ayrılık ve geçimsizlik ise kötü huyun meyvesidir. İyi huy sevmeyi, anlaşmayı, uyuşmayı gerektirir. Kötü huy ise kızma, haset ve sırt çevirmeye sebep olur. Tıpkı ağaç iyi olunca mahsulün de iyi ve tatlı olması gibi. Dostluğun kaynağı, kökü durumunda olan güzel huyun, İslam dini nazarındaki üstünlüğü ise; kimsenin meçhulü değildir.
Güzel huyun icabı ise geçimli olmak ve çevre ile dostluk kurmaktır. Hele dostluk takva, dindarlık ve Allah sevgisi üzerine kurulmuşsa çok değer kazanır. [3]
Bu konuya dair Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır.
“Mümin, kendisiyle dostluk kurulabilen kişidir. İnsanlarla dost olmayan ve kendisiyle dostluk kurulamayan kişide hayır yoktur.” [4]
Dost seçimi çok önemlidir, zira kişi dostunun dini üzeredir
Dost seçimi önemlidir. Peygamber Efendimiz (asm) arkadaşın insan üzerindeki tesirini ve dini noktada ne kadar etkileyebilecek bir potansiyele sahip olduğunu “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Kiminle arkadaşlık yapıyorsunuz ona bakın.” sözleriyle anlatmaktadır.
Peygamber Efendimiz (asm):
“İyi kimselerle arkadaşlık yapan güzel koku satanın yanında bulunan ve o güzel kokudan istifade eden birine benzer.” buyurmakla ne kadar isabetli ve ümmetini irşat edici yol çizmiştir. [5]
 “Temiz, faydalı iyi bir arkadaş, misk satan kimseye, kötü arkadaş da körük sallayan bir demirciye benzer. Misk satan kimseden sana zarar gelmez, bilakis ondan misk satın almak veya koklamak gibilerle yararlanabilirsin. Demirciye gelince, elbiseni yakmak veya kötü bir koku al¬ılmak gibi ancak zarar alırsın.” [6]
İbn-i Sina:
“Mektepte çocuk, edebi güzel, alışkanlıkları arzu edilen şekilde olan başka çocuklarla düşüp kalkmalıdır. Zira, bir çocuk diğer bir çocuk için daha çok telkin gücüne sahiptir. Çocuk arkadaşıyla ünsiyet eder, (çok şeyi) ondan kapar” der. [7]
Kişi kalben muhabbet beslediği kişiyi huy itibariyle de taklit eder
Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim…
Bir insan kimi kalben severse tab’an (huy ve tabiat itibariyle), aklen, fikren ona mütemayil (taraftar) olur, onun ahval ve harekatını elinden geldiği kadar taklide çalışır. Binaenaleyh ikisi de aynı durumda bulunmuş sayılır.
Bu sebeple kişi kimlere meyilli olduğuna, kimlere muhabbet beslediğine dikkat etmelidir. Çünkü fazilet ve diyanet sahiplerini sevenler onlarla birlikte olurlar. Edepsizlik ve inançsızlık sahibi kimseleri sevenler ve onlara taraftar olanlar, onlarla haşrolacaklardır. (diriltileceklerdir) [8]
Dost edinilecek kişilerde aranılması gereken vasıflar:
Dostluğun; birbiriyle ünsiyet etmek, birbirine yardım etmek, sevinç ve kederde birbirine ortak olmak, birbirinin ilim ve amelinden yararlanmak, birbirini güzel işlerde örnek almak, birbirine dua etmek ve kıyamet gününde birbirine şehadet ve şefaat etmek gibi faydaları vardır. Onun için seçilecek dostta şu beş vasfın bulunması lazımdır:
1-Akıllı olmak,
2- Güzel ahlak sahibi olmak,
3-Fasık olmamak,
4-Bid’atçi olmamak,
5-Menfaatçi, cimri ve haris (hırslı) olmamak. [9]
Dost; akıllı olmalıdır
Arkadaşın akıllı olması lazımdır. Çünkü her şeyin başı akıldır ve o her güzelliğin temelidir. Bu sebeple, ahmak olan insanın ne kendisinde, ne de dostluk ve arkadaşlığın¬da hayır yoktur. Onunla kurulacak bir dostluğun ömrü de kısadır. Aklın yolundan ayrılan ahmak dost, fayda vermek isterken zarar da verebilir. [10]
Dost; güzel ahlak sahibi olmalıdır
Arkadaşın, akıl yanında güzel ahlak sahibi olması lazımdır. Çünkü nice akıl sahipleri vardır ki, şehvet, hiddet, şöhret, haset gibi kötü hislerine mağlup olurlar. Bu ahlak¬sız tipler aklı az olan ahmaklardan daha çok sıkıcı ve çekilmezdirler. [11]
Dost; günahkar kimselerden olmamalıdır
Arkadaşın fasık olmaması lazımdır. Çünkü arkadaşlığın en önemli faydaları ahirete yönelik olanlardır. Fasıkın arkadaşlığıyla bu faydalar tahakkuk etmez. Bu arkadaşlıktan dünyaya ait hakiki faydalar da sağlanmaz. Çünkü kendisini yaratanın haklarını gözetmeyen, iyiliklerine şükretmeyen ve yüce olan hatırını saymayan bir fasık, kendisi gibi olan arkadaşına karşı daha iyi davranmaz. Onun fıskının bulaşması da başka bir sakıncadır. Çünkü insan kötülükleri göre göre onları normal bulur ve giderek onlara heves ve arzu duyar. Bu sebeplerle, Allah-ü Teala fasıklarla arkadaşlık edilmemesini emretmiştir. [12]
O gün zalim kimse, ellerini ısırıp şöyle der:
“Keşke ben Peygamberle beraber bir yol tutsaydım!”
“Vay halime! Ne olurdu ben falancayı dost edinmeseydim!”
“Yemin olsun ki, (o) bana geldikten sonra beni zikirden (Kuran’dan) saptırdı. Şeytan ise insanı (işte o gün, böyle) yardımsız bırakır.” [13]
“Sabah akşam O’nun rızasını (ve cemalini müşahede etmeyi) dileyerek, Rablerine yalvaranlarla beraber nefsini sabırlı tut; dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan (o yalvaranlardan) ayırma ve (isyanları sebebiyle) kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin arzusuna uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat etme!” [14]
Hz. Ali (ra) şöyle demiştir:
“Fasık kimseye arkadaş olma. Aksi takdirde ondan günahkarlık öğrenirsin.” [15]
Dost; bid’alara taraftar kimselerden olmamalıdır
Dost ve arkadaşın bid’atçi –bid’aları kabul eden ve yaşayan- olmaması lazımdır. Çünkü böyle bir kimsenin arkadaşlığıyla onun bid’aları bulaşır. Bid’aların bulaşması küfür ve günahların bulaşmasından daha kolaydır. Çünkü bütün Müminler küfür ve günahların yanlış olduğunu bilirler, fakat onların çoğu bid’aların yanlış olduğunu bilmezler. Bunun sebebi ise, bid’acıların da Müslüman görünmeleri ve delil olarak Kur’ân ve hadislerden bahsetmeleridir. Bunların Kuran ve hadislerden çıkardıkları manaların yanlış olduğunu ancak alimler bilirler. Bu konuda yeterli bilgisi olamayan kişiler ise arkadaşının yanlışlarını ayırt edemediği gibi aynı zamanda doğru kabul etmeye başlar. [16]
Dost; dünya hırsından uzak olmalıdır
Arkadaşın dünyaya karşı hırs ve tamah sahibi olmaması da lazımdır. Çünkü dünya hırsıyla başı dönmüş bir kimse, kendi kişisel çıkarından başka bir şey düşünmez ve arkadaşlık hakkını rahatlıkla buna feda eder. [17]
Dost; arkadaşının nefsini kendi nefsine tercih edendir
Kişi kendi malını ve menfaatlerini koruduğu gibi, Mümin kardeşini de aynen koruyup gözetmelidir. Bu anlayışla çalışıldığı takdirde, Müslümanlar tek vücut halinde parçalanmaz bir kuvvet olurlar ve hiç bir kuvvete de yenilmezler.
Alkame El-Utaridi (ra), ölüm döşeğinde oğluna şu vasiyeti yapmıştır:
“Yavrum! Dost edinme ihtiyacı duyarsan, o kimseyi dost edin ki, ona hizmet ettiğin zaman emeğin boşuna gitmez.
Onunla birlikte olduğun zaman senin itibarını düşürmez.
Bir sıkıntıya düştüğün zaman seni yalnız bırakmaz.
Bir hayır yapmak istediğin zaman seninle birlikte o da bunu yapar; senin iyiliklerini söyler, ayıp ve kusurlarını örter.
“Ondan bir şey istediğin zaman bunu sana verir; istemediğin zaman da halinden anlar; seni yalancı çıkarmaz; seni kendi nefsine tercih eder.” [18]
Dost; dostun aynası olmalıdır
Bir kimse her konuda dostlarından etkilenebileceği gibi, dostlarının da onu örnek alacağını unutmamalıdır. Bu sebeple bir Müslüman her zaman hakka, doğruya yönlendirici olmalıdır.
Dostlar birbirlerinde gördükleri kusurları uygun bir dille söylemelidir ki dostluk ahiret dostluğu halini alsın ve Allah-ü Teala’nın da rızasının kazanıldığı bir dostluk olsun.
“Kim bir hidayete çağırırsa, kendisine uyanların ecri kadar, onların ecrinden hiçbir şey eksilmeksizin ecir alır. Kim de bir dalâlete davet ederse, dalâlete gidenlerin günahı gibi, onların günahlarından hiç eksilmeksizin günah alır.” [19]
Hz. Aişe’den (ra) rivayet edilmiştir:
“Peygamber’e (asm) bir kimseden (hoşa gitmeyen) bir söz erişecek olursa (onun ismini anmış olma-mak için):
“Falan (isimli) kişiye ne oluyor da böyle diyor?” demezdi de; “bu insanlara ne oluyor da böyle böyle konuşuyorlar?” derdi. [20]
“Siz Müminler birbirinizin aynası durumundasınız. Eğer birbirinizde düzeltilmesi gereken bir hata bir yara görürseniz hemen onu giderin.”  [21]
Dost ilminden istifade edilendir
İlim ehli doğru ve yanlışı ayırt eder. Böyle kişiler, öğrendiği ilmi hakikatleri anlatma ve hayatına geçirme çabası içindedir. Bu sebeple ilimle meşgul olan dosttan her zaman hayır yönünde istifade edilebilir.
“Ancak iki çeşit insana arkadaş ol. Bunlardan birincisi ilminden yararlandığın kimsedir, ikincisi de senin ilminden yararlanan kimsedir.”
Lokman (as) oğluna şunu vasiyet etmiştir:
“Yavrum! Alimler ve bilenlerle oturup kalk. Çünkü toprak su ile dirildiği gibi, kalp de ilim ve hikmetle dirilir.” [22]
Dost; kişiye hem dünya hem ahirette faydalı olandır
“İnsanlar ağaçlar gibidir. Bir kısım ağaçların gölgesi var, meyvesi yoktur. Bu ağaçlar, dünya için faydalı olup ahiret için faydalı olmayan insanların misalidir. Çünkü dünya geçici bir gölge, ahiret ise gaye ve meyvedir.
Bir kısım ağaçların meyvesi var, gölgesi yoktur. Bu ağaçlar, ahiret için faydalı olup dünya için faydalı olmayan insanların misalidir.
Bir kısım ağaçların hem gölgesi, hem de meyvesi vardır. Bunlar, hem dünya, hem de ahiret için faydalı olan insanların misalidir. Diken gibi yırtıcı çalıların ise ne gölgesi, ne de meyvesi vardır. Bunlar da ne dünya, ne de ahiret için faydaları olmayan, aksine kendilerine yaklaşanları iki alemde de zarara sokan kimselerin misalidir.” [23]
“Görünüşü size Allah-ü Teala’yı hatırlatan, konuşması amelinizi arttıran, davranışı ahiret rağbetinizi çoğaltan kimselerle oturup kalkın.” [24]
Beş çeşit kimseyle dostluk kurulmaz:
Cafer Es-Sadık (ra) şöyle demiştir:
“Beş kişiyle arkadaşlık etme:
Bunlardan birincisi; yalancı kimsedir. Çünkü yalancı kimse, seni aldatır ve gerçekleri yanlış anla¬mana sebep olur.
İkincisi; ahmak kimsedir. Çünkü ahmak kimse, fayda vermek isterken sana zarar verir.
Üçüncüsü; cimri kimsedir. Çünkü cimri kimse, kendisine muhtaç ol¬duğun zaman seni terk eder.
Dördüncüsü; korkak kimse¬dir. Çünkü korkak kimse, bir tehlike gördüğü zaman seni bırakıp kaçar.
Beşincisi; fasık kimsedir. Çünkü fasık kimse, nefsi isteyince sana kötülük etmekten sakınmaz.” [25]
Kaynakça:
[1] Ömer Nasuhi Bilmen Külliyatı
[2] Müslim, Tirmizi; Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi / Müslüman
[3] M. Esad Coşan / İdeal Yol Dergisi
[4] İmam Ahmed B. Hanbel; El-Fethu’r-Rabbani Tertibi / İman
[5] Hüsrev Yarengümeli / İrfan Mektebi
[6]İmam Suyuti; Camiu’s Sağir Ve Tercemesi / Üstün Ahlak
[7] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[8]Ömer Nasuhi Bilmen
[9] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[10] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[11] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[12] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[13] Furkan, 27-29
[14] Kehf, 28
[15] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[16] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[17] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[18] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[19] Buhari, Müslim; Cem’u’l-Fevaid / Adab
[20] Ebu Davud; Sünen-i Ebu Davud / Edeb
[21] Müslim, Buhari; Sünen-i Tirmizi / İyilik
[22] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[23] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[24] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din
[25] İmam Gazali / İhya-i Ulumi’d-Din