Müminlerin gideceği cennet Hz. Adem'in (as) çıkartıldığı cennet midir?

Hz. Adem’in (as) yeryüzüne indirildigi denen cennet “İnşaallah” bizim de gidecegimiz cennet mi?

Değerli Kardeşimiz;

Müminlerin gireceği cennet Adem babamızın (as) vatan-ı aslisidir.

Bakara suresinin 35 ve 36. ayetlerinin tefsirleri bu sorunun cevabını açıkça beyan etmektedir. Bu ayetlerde zikredilen cennetin, dünyada bir bahçe olduğunu ifade eden müfessirler olmuştur. Ancak bu görüşe pek itibar edilmemiştir. Ekseri müfessirlere göre maksat Müminlerin de Allah’ın (cc) izni ile gidecek oldukları ebedi cennettir.
“Dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz. Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: "Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır." dedik.” (Bakara, 35-36)
Cenab-ı Allah, Adem'e (as) buyurmuş ki, eşinle beraber bu cennette otur ve bundan bol bol yiyiniz. Nerede isterseniz orada yiyiniz fakat şu ağaca yaklaşmayınız, bundan yemeye kalkışmayınız ki zalimlerden olursunuz.
Acaba bu cennet yeryüzündeki cennetlerden biri mi idi?
Böyle zannedenler olmuştur. "Filistin'de yahut Fâris ile Kirmân arasında bir cennet idi. İnişi de oradan Hindistan'a nakliydi." denilmiştir. Fakat bunlar şöyle bir istidlâl ile söylenmiştir: Çünkü Hz. Âdem'in (as) yaratılışı yeryüzünde olduğunda ittifak vardır ve bu kıssada semaya yükselmesi zikredilmemiştir. Olsa idi öncelikle hatırlatılırdı. Bir de cennet-i huld (ebedi cennet) olsaydı, çıkılmaz ve şeytan oraya giremezdi. Fakat bu tahmin, göründüğü kadar makul ve tabii değildir.
Hz. Âdem'in (as) yeryüzüne inişi, yeryüzünde ortaya çıkması, akıl ve nakle daha uygundur. Huld cennetine devamlı oturmak için girmekle, misafir olarak girmek arasında da fark vardır. Şu halde "Cennet", ahirette müminlerin varacağı sevap evidir ki, şimdi mevcut, fakat dünyada görüşten gizlenmiştir. Ve "Cennet" denilince Kur'ân dilinde bilinen budur. Hz. Âdem'in (as) cennette oturması hali, ahiret âleminin meydana gelişine benzer bir ilk oluştur. Ve bu durum bize göre bir makul âlemdir. Yeryüzü ile onun arasında mekanla ilgili bir uzaklık tasavvuruna da lüzum yoktur. O da aynı feza içindedir. Bunda akla yaklaştırmak için söylenebilecek olan söz: Hz. Âdem'in (as) ruhunun bütün kemal kuvvetlerini haiz olarak, maddeye, önceki unsurlara ilk ilgisi, diğer deyişle beşerin aslı olan ilk Hz. Âdem'le (as) ilgili hücreciğin esiri bir şekilde oluşumu ve ondan eşinin ayrılmasıdır. Muhyiddin-i Arabî'nin bir deyişine göre, ruhun tabiata ilk verilişidir. (Hak Dini Kur’ân Dili, Elmalılı Hamdi Yazır)

Bediüzzaman Hazretleri 20. Mektuptaki “Elbette ve elbette, o Kadîr-i Zülcelâl, O Hakîm-i Zülkemal, o Rahîm-i Zülcemal, vaadini yerine getirecek, saadet-i ebediye kapısını açacak, Âdem babanızın vatan-ı aslîsi olan Cennete sizleri, ey ehl-i iman, ithâl edecektir.” sözleriyle gideceğimiz cennetin Adem babımızın (as) çıkartıldığı ve asıl vatanı olan cennet olduğunu ifade etmektedir.

Allah’a emanet olunuz.