Allah'ın Adaleti Nerede?

Müslüman bir ailede dünyaya gelen bir insanın Müslüman olarak ölme şansı daha yüksek. Bu, Müslüman olmayan ailelerin çocuklarına adaletsizlik değil midir?

“Kul cüzî iradesini hidayet yolunda sarf ederse, Allah (cc) onun için hidayeti yaratır. Dalalet ve küfür yolunda sarf edenler için de dalaleti yaratır. Ayrıca kuluna seçtiği yolda gitmesi için imkân verir. O yolu kendisine kolaylaştırır.” (Müslim)

Müslüman olmak için, dini İslam olan bir devlette Müslüman anne-babadan dünyaya gelmek gerekli değildir

Müslüman olmanın şartları; Müslüman’ım demek ya da dini İslam olan bir devlette Müslüman bir anne babadan dünyaya gelmek değildir. Kişi bunu fiilleriyle göstermeli Müslüman olduğunu her haliyle ispat etmelidir. Dininin gereklerini yerine getirmeyen bir Müslüman acaba ne kadar “Müslüman’dır”? İlk önce bunun sorgulaması yapılmalıdır.

İnsanın dünya imtihanına nerede ve ne şekilde başladığı bir esas değildir

Müslüman bir ailede doğmayan pek çok insanın İslamiyet ile tanışıp iyi bir Müslüman olduğu gibi Müslüman bir ailede doğduğu halde dalalet ehli olanlar da oldukça çoktur.
Mesela Hz. Musa; Firavun'un sarayında yetişmiş hatta Firavun'un evlatlığı durumundaydı. Ancak Firavun, Hz. Musa'dan istifade edemeyip imansız öldüğü halde aynı sarayda olan eşi Hz. Asiye validemiz, imanını kurtardı.
Yine Peygamberimiz’in (asm) amcası Ebu Leheb, Peygamberimiz'le (asm) aynı zamanda hatta yan yana yaşamasına, İslam’ı Peygamberimiz'den (asm)bizzat dinlemesine hatta ve hatta pek çok mucizesine şahit olmasına rağmen imansız olarak ölürken, Peygamberimiz (asm) zamanında yaşayan Veysel Karani gibi zatlar O’nu (asm) hiç göremeden iman ediyor.
Günümüzde de Müslüman bir ülkede doğup Müslüman aileler içinde yetişmelerine rağmen gayr-i Müslimler gibi yaşayan insanların sayısı pek çoktur. Hal-i âlem buna şahittir.

Bütün gayr-i Müslimler cehennem ehli değildir

“Allah, kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmaz. Kazandığı (iyilik) kendi lehine, işlediği (kötülük) de kendi aleyhinedir…” (Bakara, 286)
İmam Gazali şöyle demektedir:
“Peygamber Efendimiz’in (asm) gönderilmesinden sonra, inanmayan insanlar üç sınıftır:
1. Sınıf: Peygamber Efendimiz'in (asm)davetini duymamış ve kendisinden haberdar olmamış kimselerdir. Bu sınıf kesin olarak cennet ehlidir.
2. Sınıf: Peygamberimiz'in (asm)davetini, gösterdiği mucizelerin durumunu ve güzel ahlakını duymuş olmakla birlikte iman etmemiştir. Bu sınıfta kesin olarak cehennem ehlidir.
3. Sınıf: Bu iki derece arasında bulunan sınıftır. Peygamber Efendimiz'in (asm) ismini duymuşlarsa da vasıf ve hususiyetlerini duymamışlardır. Daha doğrusu bunlar Hz. Peygamber'i (asm)küçüklüklerinden beri, ismi Muhammed olan ve -haşa- peygamberlik iddiasında bulunan yalancı bir peygamber olarak tanımışlardır. Peygamber Efendimiz (asm) hakkında, menfi propagandadan başka hiçbir şey duymamışlardır.”
İmam Gazali bu sınıfta olanlar hakkında kesin konuşmamakla birlikte şöyle devam eder: “Kanaatime göre bunların durumu, 1. grupta olanların yani Peygamberimiz'i (asm) hiç duymamış olanların hali gibidir. Çünkü bunlar Peygamberimiz'in (asm) ismini, haiz bulunduğu vasıfların zıtlarıyla birlikte duymuşlardır. Bu ise hakikati araştırmak için insanı düşünmeye ve araştırmaya sevk etmez.
Dünyanın birçok yerinde ve ülkemizde 2. gruba giren insanlar sayıca fazladır. Bunlar Peygamberimiz'in (asm) peygamberlik sıfatlarını işitmişler ama buna rağmen iman etmemişlerdir. Hatta teknolojinin gelişimi ve bilgiye ulaşmanın kolaylığı ile bu grup en kalabalık grup olmaktadır.Bunlar Kur'ân’ın birçok ayetinin ifadesiyle "cehennem ehlidir.”