Kadının Gerçek Kimliği: Tesettür

Tesettür, toplum hayatı için en kudsî ve en hakikatli ilahî bir düsturdur. Kur’ân’ın bu hükmünü 1500 senelik İslâm tarihinde milyonlarca âlim ve binlerce tefsir te’yid ettikleri gibi bütün semavî dinlerde de tesettür mevcuttur.

Avrupa medeniyetinin taklidine kapılarak İslâm kadınının şerefine yakışmayacak şekilde tesettürlerini terk eden kadınlar, hem masum fıtratlarını bozmuşlar hem de toplum ahlâkını bozmak isteyen mihrakların oyuncağı durumuna düşmüşlerdir. Kadını, hakiki fıtratı olan masumiyetine yöneltmekte Risâle-i Nur’un ciddi bir tesiri bulunmaktadır. Risâle-i Nur, ahir zamanda Avrupa medeniyetinin bozduğu kadın fıtratını düzelterek kadına gerçek kimliğini kazandırmaktadır.

Kadının fıtratını bozan en önemli etken; şüphesiz tesettürsüzlüktür. Açık saçıklık kadının hayasını yok ederek günaha kabiliyetsiz masum yapısını bozmaktadır. Kadın, tesettürü ile aile ve toplum ahlâkını güzelleştirmede en önemli ve en yüksek rolü oynarken, açık saçıklığı onu ahlâksızlığın kaynağı durumuna düşürmektedir. Maalesef bazı gafil kadınlar, sefih amaçları uğruna kadınları kullanmak için çalışan bir takım güç odaklarının oyununa düşmektedirler.

“Mimsiz medeniyet taife-i nisayı yuvalarından uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul meta yapmış.

Şer’-i İslâm onları rahmete davet eder, eski yuvalarına.

Hürmetleri orada rahatları evlerde hayat-ı ailede..

Temizlik; ziynetleri, haşmetleri; hüsn-ü halk, lütuf ve cemali; ismet.

Hüsn-ü kemali şefkat, eğlencesi evladı.

Bunca esbab-ı ifsad demir sebat kararı lazımdır. Ta dayanabilsin.”(Hanımlar Rehberi)

“Ben de siz hemşîrelerime ve gençleriniz olan mânevi evlâtlarıma kat’iyyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi, saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur!” (Hanımlar Rehberi)

Tesettürsüzlük imana zarar verir

“Evet, nasıl ki tariflerde eski zamanda amazonlar namında gayet silahşor kadınlardan mürekkep bir taife-i askeriye harika harpler yaptıkları naklediliyor. Aynen öyle de bu zamanda zındıka dalaleti İslâmiyet’e karşı muharebesinde nefs-i emmarenin planıyla şeytanın kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi açık bacak kadınlarla yarım çıplak hanımlardır ki; açık bacaklarıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlendirmeğe çalışarak çokların nefislerini birden esir edip kalp ve ruhlarını kebâir ile parçalıyorlar. Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar.” (Hanımlar rehberi)

“Ahir zamanın fitnesinde en dehşetli rolü oynayan taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu, hadisin rivayetlerinden anlaşılıyor.”(Hanımlar Rehberi)

Tesettürsüzlüğün Ailedeki Neticeleri

Evlilik, insanlığın toplumsal anlamda kemâl kazanmasına ve fertlerin sağlık ve mutlulukla yaşamasına sebep olan ilahî bir müessesedir. Bütün semavî dinlerde kutsal kabul edilen evlilik müessesesinin devamı için sadakat en önemli esastır. Tesettür, eşler arasındaki sadakat ve gerçek muhabbetin en önemli delillerinden biridir. Fakat tesettürsüzlük bunun tam tersi olarak, karı-koca arasındaki sadakat ve muhabbete ciddi anlamda zarar vermektedir.

Bilindiği gibi kadın-erkek arasındaki var olan yegâne meyil, neslin devamı için bir yaratılış kanunudur. Tesettürsüzlük bu ilahî kanunun sû-i istimaline sebebiyet vermektedir. Bir erkek açık saçık kadınların bulunduğu ortamlarda bir kısım kadınların kendi karısından daha güzel olduğunu görerek eşinden başkalarına meyleder. Bu meyil, ‘aldatma’ ile sonuçlanacak bir başlangıç hükmüne geçebilir. Kadın da kocasından daha vasıflı erkekleri kocasıyla kıyaslayarak beğendiği erkeklere kendini göstermek ve beğendirmek iştiyakına girebilir. İşte ailedeki sadakat, güven, hürmet ve muhabbeti yok eden bu bayağı his ve düşüncelere tesettür büyük ölçüde mani olurken, açık saçıklık bu çirkin hislerin çok vahim neticelere ulaşmasına yol açmaktadır. Binlerce aileyi parçalayan, çocukları perişan kılan, psikolojisi bozuk nesiller oluşturan ve toplumun maddî-manevî çöküşüne sebebiyet veren pek çok ahlâksızlığın en önemli çözümü; kadının ‘gerçek anlamda bir tesettür’e sahip olması ile mümkün olacaktır. Gerçek anlamdaki tesettürden kastettiğimiz; kadının cazibesini açığa çıkarmayan tesettürdür. Kadının güzellik ve cazibesini örtmeyen bir tesettür, gerçek bir tesettür olarak kabul edilemez.

Bugün dünyanın hemen hemen her ülkesinde, her bir buçuk dakikada; bir “boşanma” davası açılıyorsa ve evliliklerin yıkılış sebeplerinin başında “aldatma” geliyorsa tüm bunlarda açık saçıklığın payı inkâr edilemeyecek kadar büyüktür. Bedîüzzaman hazretleri bu mühim konuya Hanımlar Rehberi’nde şöyle dikkat çekmiştir:

“Bir ailenin saadet-i hayatiyesi koca ve karı mabeynindeki bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder. Tesettürsüzlük ve açık saçıklık o emniyeti bozar. Ve o mütekabil hürmet ve muhabbeti de bozar.”

Birbirine güvensiz eşler sağlıksız aileleri oluşturur. Sağlıksız aileler de sorunlu nesilleri… Tüm bunlarla beraber tesettürsüzlüğün bir vahim neticesi de nikâhsız yaşama sevk etmesidir. Gençlerin evlilik yerine nikâhsız bir yaşam tercih etmelerinde, huzursuz aile ortamları ve açık saçıklık sebebiyle güvenilir eş adayı bulamayışlarıdır. Demek ki tesettürsüzlük, toplumun en önemli esası olan çekirdek aile kavramına doğrudan vurulan bir darbedir.

Tesettürsüzlük, maddi-manevi zayıf bir nesle sebeptir

Risâle-i Nur’da açık saçıklığın sadece manevî değil maddî anlamda da zayıf bir nesli netice verdiği nazara verilmiştir:

“Seriüt-teessür ve hassas olan memalik-i harrede insanların hevesat-ı nefsaniyesini mütemadiyen tehyic edecek açık saçıklık elbette su-i istimalata ve neslin zaafiyetine ve sukut-u kuvvete sebeptir.” (Hanımlar Rehberi)

Tesettürsüzlüğün Tüyler Ürperten Bir Neticesi

Tesettürsüzlük bir takım cinsel sapıklık eğilimi olan şahısların kötü ahlaklarının açığa çıkmasına sebep olmaktadır. Son zamanlarda açık saçıklığın ve ahlâksız yayınların artması ile aile içi cinsel şiddet ve istismarın çoğalması birbiriyle doğrudan alakalıdır. Tesettürsüzlük bu denli ahlaksızlığı ve sapkın duyguları harekete geçirmeye zemin oluşturmaktadır. Bedîüzzaman hazretleri, insaniyetin hayvaniyete dönüşmesi demek olan bu tüyler ürpertici vahim duruma neyin sebep olduğunu Tesettür Risâlesi’nde şöyle açıklamıştır:

“İnsan, hemşire misilli mahremlerine karşı fıtraten şehvânî his taşıyamıyor. Çünkü mahremlerin simaları, karâbet ve mahremiyet cihetindeki şefkat ve muhabbet-i meşruayı ihsas ettiği cihetle, nefsî, şehevânî temâyülâtı kırar. Fakat bacaklar gibi şer’an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerlerini açık saçık bırakmak, süflî nefislere göre, gayet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir. Çünkü mahremin siması mahremiyetten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak, mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvânî bir nazar-ı hevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyettir!”

Tesettürsüz kadın aradığı huzuru bulamaz

Avrupa medeniyeti kadına “ancak tesettürsüz olduğu zaman hür ve mutlu bir kadın olabileceği yanılgısı” empoze etmektedir. Fakat maalesef açık saçık kadınlar hayatlarında arzu ettikleri ve aradıkları huzuru bir türlü bulamamaktadırlar. Çünkü tesettürsüz kadın, asalet ve vakarının büyük bir kısmını kaybettiği gibi hayatında nazik kalbini anlayacak, kendisini layıkıyla sevip mutlu edecek şefkatli bir eşi de bir türlü bulamaz. Kendi kocasından göremediği ve bulamadığı mutluluğu başka erkeklere kendini beğendirmekle telafi etmeye çalışsa da açık kadın her geçen gün daha da huzurunu kaybetmektedir. Bedîüzzaman hazretleri, tesettürsüzlüğün kadının değerini nasıl düşürdüğünü şöyle ifade eder:

“Bir kaç sene namahrem hevesatına göstermenin tam cezası olarak o bıçaklı bacaklar cehennemin odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakati kaybettiği için hilkaten çok istediği ve fıtraten muhtaç olduğu münasip kocayı daha bulamazlar. Bulsalar da başlarına bela bulurlar. Hatta bu halin neticesi olarak o ahir zamanda bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede kadınların ehemmiyetsiz kıymetsiz bir surete gireceği hadisin rivayetinden anlaşılıyor.”(Hanımlar Rehberi)

Sefih medeniyet tesettürü kabul etmemekle, kadının asıl güzelliğini hiçe sayıp sadece maddî güzelliğini -dişiliğini- nazara vermek istemektedir. Tesettürsüzlük sebebiyle günümüzde artık “kadın” denilince akla sadece “dişilik” gelmektedir. Bu bakış açısına göre yaşlanmış ve güzelliği geçip çirkinleşmiş bir kadının artık ifade ettiği bir mana ve değer bulunmamaktadır. Hâlbuki kadına karşı hürmet duygularını oluşturan asıl güzellik; ebedi bir hayat arkadaşı olması, şefkati, fedakârlığı ve anneliğidir. Kadının bu anlamdaki gerçek güzelliğini ancak onun tesettürü ortaya çıkarabilir. Açık saçıklık ise, tam aksine kadının hakiki güzelliğini kapatmış -sadece tenine itibar edilir- bir obje durumuna düşürmüştür.

“Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor.” (Lem’alar)

Tesettür Medeniyettir

Bu zamanda aklı başında olan Müslüman kadınlar, tesettürleri ile kıymet ve vakarlarını muhafaza etmektedirler. Acziyetlerine kudret getiren tesettürlerini muhafaza etmekte ve açık saçıklık ile kıymetlerini ucuza düşürmemektedirler. Böylece hem çok sevdikleri ama çok kısa süren güzelliklerini cennette ebedîleştirerek ne kadar kârlı ve ne kadar akıllı hareket ettiklerini göstermektedirler. Ayrıca fertlerin, toplumların ve milletlerin ahlâkî değerlerinin muhafazası ve yükselmesi uğruna tesettürlerini asla terk etmemekle yüksek medeniyet anlayışlarını ortaya koymaktadırlar. Çünkü medeniyet, kişinin kendi keyfi için toplumun hakkına zarar vermeği kabul etmez. Medeni kadınlar, tesettürle girdikleri cüzî ve geçici bir zahmete, toplumlarının iman ve ahlâkı uğruna lezzetle tahammül edebilirler.

“Eğer terbiye-i İslâmiye dairesinde adab-ı Kur’âniye zinetiyle o cemal güzelleştirilse, o fani hüsün manen baki kalacağını ve cennette hurilerin cemalinden daha şirin daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadiste kat’iyetle sabittir.”(Hanımlar Rehberi)

“Siz hemşirelerime ve gençleriniz olan manevi evlatlarıma katiyen beyan ediyorum ki; kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvi seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi daire İslâmiye’deki terbiye-i diniyeden başka yoktur.”(Hanımlar Rehberi)

“Kurân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınlar, tesettür ile sukuttan, zilletten ve manevi esaretten ve sefaletten kurtarıyor.” (Hanımlar Rehberi)

Hâsıl-ı kelâm; tesettürü terk etmiş kadınları bulunan milletler, istikballerini ahlâkî çöküntüye mahkûm etmişlerdir. Tesettür fert, aile ve toplumların selameti için vazgeçilmez bir esastır. Aklî ve vicdanî muhakemesi ölmemiş her insan anlayabilir ki; tesettürün gereği İslâmiyet değil insaniyettir. Tesettürü kabul etmek için İslâm olmak değil insan olmak kâfidir.

Yazar: Mehlika Yağmur