Gıybetin Kaybettirdikleri
Gıybet neden tehlikelidir? Gıybet etmek kişiye ve topluma nasıl zarar verir?
Gıybet; hem şahsi hem de toplumsal hayatı derinden yaralayan, dehşetli bir hastalıktır.
Gıybet; kerdeşliği, birlik ve beraberliği yok eder
Tüm Müminler:
“Müminler ancak kardeştirler!...” (Hucurat, 10) sırrıyla, birbirlerine kardeş ve destek olmak; iyilik ve yardım etmek; sevgi ve saygı göstermekle yükümlüdürler.
Oysaki gıybet; sevgi, saygı ve kardeşlik bağlarını kökünden zedeleyip, topluma kin, öfke, düşmanlık, fitne, fesat tohumları eker. İnsanların birlik ve beraberliğine engel olur.
“Bahçıvanın ağaçları budadığı gibi, gıybet ve söz taşımak da imanı eksilterek yok eder.” (Esbehani)
Gıybet, zinadan daha kötüdür
“Gıybet, zinadan daha kötüdür.” Ashap:
“Nasıl olur Ya Resulallah?” dediler. Resulullah (asm):
“Kişi zina eder, sonra da tevbe eder. Allah tevbesini kabul eder. Ama gıybet eden kimse gıybet edilen tarafından affedilmedikçe affolunmaz.” buyurdu. (İbn-i Ebi’d-dünya, Taberani, Beyhâkî)
Hz. Ebu Hureyre (ra) rivayet ediyor:
“Maiz ibn-i Malik el-Eslemî (işlediği zina günahını ikrar ederek) dördündü defa gelince, Resulullah (asm) onu recmetmişti (ona taşla öldürme cezasını uygulamıştı). Sonra Resulullah (asm), beraberinde ashaptan bir toplulukla ona (kabrine) uğradı. Bunlardan bir adam şöyle dedi:
“Şu ahmak (adam), defalarca Peygamber’e (asm) geldi. Peygamber her gelişini reddediyordu. Nihayet kelb öldürüldüğü gibi öldürüldü.”
Resulullah (asm) bunların sözüne karşı sükut etti. Nihayet eşek lâşesine tesadüf etti ki (lâşenin şişmesinden) ayağı yukarı kalkmıştı. Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
“Bundan yiyin!” Onlar dediler:
“Hımar lâşesinden? Ey Allah’ın Resulü!” Resulullah (asm) buyurdu:
“Az önce kardeşinize hakaretten kazandığınız (günah) daha çoktur. Muhammed’in nefsi kudret elinde olana yemin ederim ki, o (Maiz) cennet nehirlerinden bir nehre dalıp duruyor.” (Ebu Davud)
Hz. Peygamber (sav) bir kadını recmetti. Müslümanlardan biri:
“Bu kadının amelleri yandı.” dedi. Hz. Peygamber (sav)
“Hayır, hayır! Bu bir kefarettir. Yaptığının kefaretidir. Asıl sen şimdi işlediğin suçtan dolayı hesaba çekileceksin.” buyurdu. (Abdürrezzak)
Ribanın en kötüsü gıybettir
“Faiz yetmiş küsür bölümdür. Azabının en az olanı, Müslüman kişinin annesi ile zina yapması gibidir. Faizden elde edilen bir dirhem, otuz beş zinadan daha şiddetlidir. Faizin en şiddetlisi ve en kötüsü Müslümanın namus ve şerefine sataşıp çiğnemektir.” (Beyhâkî, İbn-i Ebi’d-Dünya)
“Ribanın en kötüsü, haksız yere Müslümanın ırzını (manevi şahsiyetini) rencide etmektir (gıybetini yapmaktır).” (Ebû Davud)
“Kişinin haksız yere Müslümanın ırzına tecavüz etmesi, kuşkusuz büyük günahlardandır. Bir kötü söze karşılık iki kötü söz söylemek de büyük günahlardandır.” (Ebu Davud)
Hz. Aişe (ra) rivayet ediyor:
Resulullah’a, birgün hanımlardan Safiye hakkında:
“Safiye’nin şu şu kusurları bulunması (ve hele) boyunun da kısa olması sana (onu sevmemen için) yeter.” dedim. Resulullah (asm):
“Öyle kötü bir söz konuştun ki, (o sözün günahı cisimlenip) denize atılsa, tüm denizi kirletir ve kokuturdu.” buyurdu.
“Bana, karşılığında dünyalık, pek çok kıymetli, pek çok şeyler verilecek bile olsa, hiç kimseyi kötülüğünü anlatarak anmayı sevmem.” (Ebu Davud, Tirmizî, Beyhâkî)
Gıybet edenin şahitliği kabul olmaz
Peygamberin nezdinde bir kişi diğer birisinin aleyhinde bulundu. Hz. Peygamber (sav) ona:
“Kalk! Senin şahitliğin kabul edilmez.” dedi. O da:
“Ey Allah’ın Resulü! Bir daha böyle yapmayacağım." dedi. Hz. Peygamber (sav) ona:
“Sen Kurân’la istihza ediyorsun. Kim ki Kurân’ın haram kıldıklarını helal kılarsa, o Kurân’a iman etmemiştir.” buyurdu. (Ebu Nuaym)
Kardeşinin gıybetini yapandan pis bir koku yayılır
Abdullah oğlu Cabir (ra) şöyle anlattı:
Resulullah (asm) ile beraberdik. Pis bir koku yayıldı. Resulullah (asm):
“Bu koku nedir, biliyor musunuz? Bu koku, müminlerin gıybetini yapanların kokusudur.” buyurdu. (İmam Ahmed, İbn-i Ebi’d-Dünya)
“Şu zamanda gıybet pek çoğaldı. Bütün burunlar ondan doldu. Bunun için kokusu fark edilmiyor. Tabakhaneye giren oranın pis kokusundan orada duramaz. Halbuki orada çalışanlar orada yemek yerler.Kokuya alıştıklarından fark etmezler.” (Şir’atü’l-İslam)