Cömertlerin En Cömerdi
“Size en cömert kimsenin kim olduğunu haber vereyim mi? Allah bütün cömertlerden daha cömerttir. Ben Âdemoğullarının en cömerdiyim..."
“Oku! Çünkü Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (Alak, 3)
“Ey insan! O Kerim (çok cömert olan) Rabbine karşı seni aldatan nedir?” (İnfitar, 6)
“…artık şüphesiz ki Rabbim, Ganî (hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Kerîm (çok cömert olan) dır” dedi.” (Neml, 40)
Kerim, kendi lütuf ve ihsanından karşılıksız olarak veren demektir.
Allah’ın kerim ismini şöyle tanımlayanlar da olmuştur;
“Kerim kendisine isyan edenleri, tövbelerini kabul etmekte umutsuz bırakmayan ve onları sorguya çekmeden tövbelerini kabul edendir.”
“Kerim, kime ve ne verdiğine aldırmayan, kendisinden isteyenleri boş çevirmeyen, kendisine sığınanları terk etmeyen, bir yanlışlık gördüğünde onu açığa vurmadan düzelten, bir iyilik yapıldığında karşılığını veren ve onu gizleyen, eksiksiz ve kusursuz yüce varlıktır.”
Allah’ın kullarına karşı lütufkâr ve ihsan sahibi olması, onlara cömertçe davranmasıdır.
Evet, Allah gerçekten Ekremu’l- ekremindir. Kerem sahiplerinin en üstünüdür. Hiç kimse bu niteliğinde ona eşit olmaz. O’nun benzeri bir kerem sahibi kesinlikle yoktur.
Enes bin Malik (ra) rivayet ediyor:
“Size en cömert kimsenin kim olduğunu haber vereyim mi? Allah bütün cömertlerden daha cömerttir. Ben Âdemoğullarının en cömerdiyim. Benden sonra onların en cömerdi ise Allah’ın kendisine illim verip bu ilmi yayan kimsedir. Bu kimse Kıyamet günü tek başına bir ümmet olarak diriltilecektir. Bundan sonra en cömert olan ise şehit edilinceye kadar Allah yolunda nefsinden fedakârlıkta bulunan kişidir.” (Ebu Ya’la)
Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
“Göğü ve yeri yarattığından beri yüce Allah ne kadar infakta bulundu görmüyor musunuz? Bunun sonucunda da elindekinden bir şey eksilmiş değildir. Onun arş’ı su üzerindedir. Elinde terazi istediğini alçaltır, istediğini de yükseltir.” (Buhari, Müslim, Tirmizi)
Allah’ın, kullara nimetleri hak etmeden vermesi, daha talepte bulunmadan kendi lütuf ve keremiyle onlara bağışta bulunması, kerem sahibi oluşunun bir göstergesidir. Allah tövbe eden kulunu bağışlayacağını ve kötülüklerini iyiliklere dönüştüreceğini bize şöyle haber vermektedir;
“Ancak tövbe edip iman eden ve salih bir amel ile amel eden müstesna. İşte onlar var ya, Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Çünkü Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” (Furkan, 70)
Allah’ın kullarının işledikleri günahları gizlemesi, onları ortaya çıkarmaması, kusurlarını örtmesi ve yaptıklarını görmezden gelmesi, O’nun kerem sahibi oluşunun bir diğer göstergesidir.
Mümin kullarının basit ve küçük itaatlerine bile büyük sevaplar vermesi, onları överek onurlandırması ve üstün tutması, Allah’ın ne kadar büyük kerem sahibi olduğunu gösterir.
Allah’ın “Yerde ne varsa hepsini sizin için yaratan, sonra göğü (yaratmayı) kastedip onları yedi (kat) sema olarak tanzim eden O’dur.” (Bakara, 29) buyurarak dünyayı ve içindeki bütün nimetleri kulları için yaratması, onların istifadesine sunması ; “Ve (sâlih ameller işleyerek) Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği göklerle yer (kadar) olan Cennete koşuşun! (Ki orası,) takva sahipleri için hazırlanmıştır.” (Al-i İmran, 133) buyurarak ahireti onların kalacağı ebedi bir yurt yapması, O’nun ihsan ve kereminin bir başka göstergesidir.
Allah kereminin bir göstergesi olarak, göklerde ve yerde bulunan her şeyi bütün insanların hizmetine verdiğini ve onlara boyun eğdirdiğini belirtmiş ve şöyle buyurmuştur;
“Hem göklerde olanlar ve yerde bulunanların hepsini, kendi tarafından (bir lütuf olarak) sizin emrinize verdi.” (Casiye, 13)
Allah’ın bu sıfatından Müslümana düşen pay, Allah’ın genel ve özel ihsanından, kereminden ve cömertliğinden yararlanmasıdır. Allah’ın bu özelliğini rehber edinerek özelde Müslümanlara ve genelde tüm insanlara cömertçe davranmalı ve onlara iyilik yapmalıdır. Sahip olduğu mal, mülk, mevki, makam ve ilmi onların yararına kullanmalı, her yönden onlara yardımcı olmalıdır.
(İzz bin Abdüsselam, Beyhaki, Razi / Esmaül Hüsna)