Allah'ın İsimleri
"En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle duâ ediniz! Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır." (A'râf, 180)
Allah'ın sıfatları olduğu gibi, isimleri de vardır. Onlara "Esma'ül Hüsnâ" yani "En güzel isimler" denilir. Bu konuda bir âyet şöyledir:
"En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle duâ ediniz! Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır." (A'râf, 180)
Allah'ın zâtı bir, fakat isimleri pek çoktur. Bu konuda Peygamberimiz (asm) "Allah'ın 99 ismi vardır, kim onları sayarsa cennete girer." (Buhari, Tirmizi) buyurmuştur. Allah'ın isimlerinin çok olması, yapılan icraatların çokluğundan dolayıdır.
1. İsimlerin Sınıflandırılması
İmam Gazali, Allah'ın isimlerini dört kısma ayırır:
a. Allah'ın zâtına delâlet eden isimler. (Allah, Rahman, Rab, İlah vb.)
b. Tenzihî sıfatlara delâlet eden isimler. (Evvel, Ahir, Baki, Ehad, Vahid, Kayyum, Samed vb.)
c. Subutî sıfatlara delâlet eden isimler. (Alim, Semi, Basir, Kadir vb.)
d. Fiilî sıfatlara delalet eden isimler. (Muhyi, Mümit, Rezzak, Gaffar vb.) (Bkz: İmam Gazali İtikatta İktisad)
İsimlerin ekseriyeti fi'lî sıfatlara delalet eden isimlerdir.
2. Allah
Allah lafza-i celali, bu kâinatı yaratan Allah'ın özel ismidir. Allah lafza-i celali, Allah'ın mükemmelliğini gösteren bütün sıfatlarını ve isimlerini tazammun eder, içerir. Çünkü lafza-i Celal, Allah'ın mükemmel sıfatları olan zâtına delalet eder.
İslâm âlimleri "Allah" ismini tarif ederken "Kendisine ibâdet edilen ve ibâdete en layık olan Hak mabud", "Ulûhiyet ve Rubûbiyet sıfatlarını tazammun eden zât", "Vâcibu'l-Vücud, ezelî ve ebedî olan zât", "kâinatın yaratıcısı" diyerek tarif etmişlerdir. (Kurtubî)
Bazı âlimler Allah lafza-i celali için Allah'ın en büyük ismi ve ism-i A'zamdır demişlerdir.
3. İsm-i Azam
İsm-i A'zam, Allah'ın en büyük ismi manasına gelir. Bazı hadislerde onunla duâ edildiği zaman Allah'ın duâları kabul edeceği rivayet edilmiştir.
Âlimlerden bir kısmı "Allah'ın küçük ismi olmaz, O'nun bütün isimleri A'zamdır, büyüktür." diyerek isimler içinde birisinin İsm-i A'zam olmasını reddetmişlerdir. Âlimlerin ekseriyeti ise pek çok hadislerden yola çıkarak İsm-i A'zam'ı kabul etmiş, fakat onlar da İsm-i A'zam'ın hangi isim olduğunda ihtilafa düşmüşlerdir. (Bkz: Celalettin Suyuti, El-Havi Lil-Fetavi, Darül Kütüb'ül İlmiye, Beyrut, 1988, c, 1, s, 394) Bediüzzaman Hazretleri'nin İsm-i A'zam hakkında yaptığı izahlar âlimlerin bütün görüşlerini uzlaştıracak, birleştirecek mahiyettedir.
Şöyle der Bediüzzaman Hazretleri:
"İsm-i A'zam gizlidir. Ömürde ecelin, ramazanda kadir gecesinin gizlenmesi gibi, isimler içinde de İsm-i A'zamın gizlenmesinin de mühim hikmeti var. Kendi nokta-i nazarımda hakikî İsm-i A'zam gizlidir, havassa [yüksek tabakaya, velilerin büyüklerine] bildirilir. Fakat her ismin de A'zamî [yüksek] bir mertebesi var ki o mertebe [o isim için] ism-i A'zam hükmüne geçiyor. Velilerin ism-i A'zamı ayrı ayrı bulması bu sırdandır. Hazret-i Ali r.a.'ın Ercuze namında bir kasidesi "Mecmuatü'l Ahzab" [adlı kitap] da var. İsm-i A'zamı altı isimde zikrediyor. İmam-ı Gazalî onu "Cünnetü'l-Esma" namındaki risalesinde, Hazret-i Ali'nin zikrettiği ve Ism-i A'zamı kuşatmış olan o altı ismi şerh ederek, özelliklerini de beyan etmiştir. O altı isim de, ‘Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddüs' isimleridir." (Barla Lahikası)
Bediüzzaman Hazretleri, 30'uncu Lem'a Risalesi'nde bu 6 ismi şerh-eder. Orada şöyle der: "İsm-i A'zam herkes için bir olmaz, belki ayrı ayrı oluyor. Meselâ İmam-ı Ali radıyallahü anh hakkında [İsm-i A'zam]; "Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddüs" altı isimdir. Ve İmam-ı A'zam'ın İsm-i A'zamı: "Hakem, Adl" iki isimdir. Ve Gavs-ı A'zam'ın İsm-i A'zamı, "Ya Hayy!"dır. Ve İmam-ı Rabbanî'nin İsm-i A'zamı "Kayyum" ve hakeza pek çok zatlar daha başka isimleri, İsm-i A'zam görmüşlerdir." (Lem'alar, s. 399)
Hülasa; Allah'ın gizli olup bazı sevdiği kullara açtığı bir İsm-i A'zam'ı vardır. Bununla beraber, Allah'ın her isminin de bir mertebe-i a'zam'ı vardır. Bu mertebenin sırlarını Allah bazı kullarına açar ve o isim, onun için, İsm-i A'zam olur. Bu yönüyle Allah'ın her bir ismi, İsm-i A'zam özelliği taşıyabilir.
4. Fiilî İsimler
Bediüzzaman Said Nursi, şöyle der: "Şunu iyi bil ki Allah'ın [zâtına delalet eden] zatî isimleri olduğu gibi, [fiillerine, yaptığı icraatlara delalet eden] Gaffar, Rezzak, Muhyi, Mümit ve emsali gibi çeşitli fiili isimleri de vardır. Bu isimlerin çeşit, çeşit olması ve çokluğu kudret-i ezeliyenin kâinatın nevlerine olan taallukunun [ilişkisinin] çokluğundan dolayıdır." (İşârâtu'l-İ'câz)
Bir sultan kendi hükûmetinin her bir dairesinde değişik unvanlarla, isimlerle anılır. Meselâ, ona idari yönden sultan denilirken ordunun başında olduğunda başkomutan denilir. Keza dini, ilmi işlere başkanlık etmesi yönünden halife, adliye dairesinde davalara bakarken hâkim denilir. Buna kıyasen, bir tek padişah, saltanatının dairelerinde, hükümetin değişik mertebelerinde bin isim ve unvana sahip olabilir.
Bu misalden yola çıkarak nasıl bir padişah yaptığı icraatlara göre değişik isimler alıyorsa ondan daha haşmetli, daha yüce bir şekilde Allah'ın da yaptığı icraatlara göre değişik isimleri vardır. Örneğin, Allah, kâinatın sahibi olduğu için "Malikü'l-Mülk" ve "Melik"tir. Varlıkları yarattığı için "Halık"tır. Onları terbiye ettiği için "Rab" ve "Rabbü'l-Âlemin"dir. Canlılara hayat verdiği için "Muhyi", suretlendirdiği için "Musavvir", nimet verdiği için "Mün'im", rızık verdiği için "Rezzak", öldürdüğü için "Mümit" isimlerini alır. Misalleri çoğaltmak mümkündür. [1]
5. Celalî, Cemalî ve Kemalî İsimler
Mutasavvıflar ve âlimler, fi'lî sıfatlara delalet eden isimlerin, "Celalî" ve "Cemalî" olmak üzere iki kısım olduğunu söylemişlerdir.
Azamet, yücelik, şiddet, kahır gibi manaları olan Aziz, Kahhar, Şedidü'l-İkab gibi isimler Celalî isimlerdir. Lütuf, ihsan, güzellik, şefkat, bağışlama manasına gelen Latif, Muhsin, Cemil, Gafur, Gaffar, Rahman, Rahim gibi isimler de Cemalî isimlerdir. Keza cennet Allah'ın cemaline; cehennem ise, Allah'ın celaline mazhar olmuştur.
Bunların dışında kalan ve hem celâl hem de cemal manalarını içeren Hafiz, Evvel, Ahir, Zahir, Batın, Habir, Basir gibi isimlere bazı mutasavvıflar Kemalî isimler demişlerdir.
6. Allah'ın isimleri 99 mudur, yoksa başka isimleri de var mıdır?
Yukarıda zikrettiğimiz gibi Peygamberimiz (sav) "Allah'ın 99 ismi vardır, kim onları sayarsa cennete girer." buyurmuştur. Fakat bazı rivayetler Allah'ın isimlerinin 99'dan fazla olduğunu da ima etmektedir. Örneğin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde şöyle bir hadis vardır:
"Üzüntü ve kederle karşılaşan bir kimse, ‘Allahım! Ben senin kulunum, erkek ve kadın kullarının da oğluyum. Benim perçemim senin (kudret) elindedir. Hakkımda hükmün caridir. Hakkımda kaza ve takdirin adildir. Ben senden, kendini isimlendirdiğin veya yarattığın mahlûkattan birisine öğrettiğin veya kitabında indirdiğin veya senin katında olan gayb ilminde seçtiğin bütün isimlerin hürmetine, Kur'ân'ı, kalbimin baharı, gönlümün nuru, hüznümün cilası (gidericisi), kederimin gidericisi kılmanı istiyorum.' derse Allah, onun üzüntü ve kederini giderir, yerine ferahlık verir."[2]
Bu ve benzeri rivayetlerden yola çıkan İmam Gazali ve Fahrettin Razi gibi âlimler, Allah'ın isimlerinin 99'la sınırlı olmadığını, Allah'ın bu 99 isimden farklı ve fazla isimleri olabileceği kanaatindedirler. Fahrettin Razi, şöyle der:
"Âlimler arasında Kur'ân ve sünnette Allah'ın mukaddes ve mutahhar bin bir isminin olduğu meşhurdur. Bazı vaaz kitaplarında gördüğüme göre; Allahu Teala'nın dört bin ismi vardır. Onların bini Kur'ân'da ve sahih hadislerde, bin tanesi Tevrat'ta, bin tanesi İncil'de, bin tanesi de Zebur'dadır. Bin adedin de Levh-i Mahfuz'da olup beşer âlemine ulaşmadığı söylenir. Ben derim ki bu kitaplarda söylenenler akıldan uzak değildir."[3]
"Eğer Allah'ın isimleri 99'dan fazla ise Peygamberimiz (asm) niçin ‘Allah'ın 99 ismi vardır.' buyurmuştur?" Sorusu akla geliyor. İmam Gazali, bu soruya şöyle cevap veriyor:
Bir hükümdarın bin askeri olsa ve bir kimse dese ki: "Hükümdarın doksan dokuz askeri vardır ki kim onları alarak harbe girerse düşmanlar kendisine asla dayanamaz [o mutlaka galib gelir]." Hükümdarın bin askeri olduğu halde, burada sadece doksan dokuzunun söz konusu edilmesi, onun 99 askeri bulunduğu için değildir. Bilakis onlarla zafer hâsıl olduğu içindir. Çünkü bu 99 asker ya çok kuvvetlidir veya zafere ulaşması için bin askerden 99'u kâfi gelmektedir. Daha fazla askere ihtiyaç yoktur.[4]
İmam Gazali'nin bu izahından, Peygamberimiz'in (asm) "Allah'ın 99 ismi vardır, kim onları sayarsa, cennete girer." hadisiyle, Allah'ın isimlerini sınırlandırmadığını, bilakis pek çok isim içerisinde Allah'ın 99 ismine dikkat çektiğini anlıyoruz. Yani Allah'ın 99'dan fazla isimleri var, fakat bu isimler içinde 99 ismin çok farklı bir hususiyeti de vardır. Bu hususiyet, Allah katında bu isimlerin ehemmiyetinden kaynaklanmaktadır.
Kaynaklar
[1] Sözler, Altınbaşak Neşriyat, s. 119, (24. Söz).
[2] Müsned-i Ahmed, Çağrı yy, c. 1, s. 452.
[3] Tefsir-i Kebir, Dar'ül Fikr, Beyrut, 1993, c, 1, s, 13 ve 160 (Tercüme, Akçağ y, c. 1, s. 3 ve 216)
[4] İmam Gazali, Esma-ül Hüsna Şerhi, Elifbe y, s, 282. Benzer ifadeler için bkz: Taftazani, Şerhül Makasıd, Alemül Kütüb, 1998, c. 4, s. 348.
Yazar: İdris Tüzün